Anladım
Seni bulmak için bir ömür aradım
Ömrün sonbaharında bulunca birden
Ruhumu yakın buldum sana derinden
Bulduğum gün kaybettiğimi anladım
Hüzün tutmuş tüm köşeleri
odamın
Dört duvarın nabzı atarken
göğsümde
Sığınağım uyku
yolunu bir bulabilsem
Dokunurken ölüm şu hayat tezgâhında
Örülürken an ve an ipeğinden hiçliğin
Beklerken zamanı ben ipek kozamda
Ne zaman bitecek yalnızlığı kefenimin
Acının pençesinde dağılırken iskeletim
Gel birlikte seyredelim, göklerde yıldızları
Geceleri sessizce, gözlerimizde lâl olsun
Aşkımızı işleyelim bir mahya gibi
Fecre dek sürsün ümitsizce, bir hayal olsun
Dalların arasında sıkışıp kalan güneş
Bırakıverdi birden kendini karanlığa
Akşamı delip geçen bir bulut yavaş yavaş
Sürükledi geceyi ardından ufuklara
Kesildi çığlıkları cırcır böceklerinin
Güneş uykuya yattı bin yıllık yatağında
Hafif bir fırtına, yağmur ve karanlık gece
Bin yıllık bir bekleyiş her sabahı ufukta
Sürüp gidiyor ardı ardına şu ömrümce
Bilinmeyen bir gezidir ki başlar gecemde
İşte battı güneş her zamanki yerinde
Hızla karanlığa büründü
engin gökyüzü
Kızıl bir aydınlık kalsa da bir süre
Gece kuşattı ufku
çepeçevre gitgide
Gecenin gölgesi düşünce göğsüme
Geceyle söyleşir göğsümde nefes
Büyür gece sığmaz karanlığına
Ellerimden tutmuş bırakmaz yokluğun
Sızlar yaram kanar kendi içine
Kanıma karıştı gözlerin gözlerim
deli sağanak
Kendinden büyük bir ben var şimdi
bende
Artık gönlümün yükü söylenmemiş
tüm sözler
Yaşlı gözlerimden dinle bu aşkı sen
Yüreğime sonsuz gelişini ve sonsuz
geç kalışını ömrün
Yokluğuma bir el uzandı ya senden
İnsan kokulu o yüreğinden
Ölümün gölgesini taşırken ellerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!