Seni dinler iken yüreğimde kan
Damarımdan şarap akar baksana
Geceyi bitirdik ağarıyor tan
Yüreğimi şiir yakar baksana
Bunca saat dik oturdum karşında
Para para paraladın bağrımı
Ankara'dan duyan olmaz çağrımı
Para ilah olmuş taptık doğru mu
İçimdeki İbrahim'den sor beni
Para gece gündüz sarar dünyayı
Her yemeği az çok yaparım amma
Makarnanın türlerini benden sor
Yoğurt salça kıyma sade peynirli
Yarına daha çok beni dünden sor
En çok yaptığımdır sade makarna
geceye karşı
sıcak bir kışı
kanayan nehirlere
doluyorum
dolu / yorum
ruhumu sarmalayan bukağılara rağmen
memleketim erzen ilçemde nihah
ehrek deresinden geliyorum ben
iki dağ bir dere evvelim bir bah
dünyanın gözdesi biliyorum ben
hunut diye gözlerim yaş doluyor
beni kimliği bozuk bir cumaya bağladım. sizi okuyorum yazılmamış satırlarda. ellerim denizi rengine göre çalkalamakta. iki uzun bir kısa... musada asa, bizde kalem... 'size selam getirmişem.' siz ne getirmemişsiniz kendinizi tanıtacak. buyrun... kaleminiz mikrofon, sözcükler sesiniz olsun. hayırlısı olsun.
her gün bir mevsimi tersinden yaşıyorum. koşuyorum iklimden düşmüş bir ülkenin sokaklarında. yarı çıplak... lacivert öpücükler bırakarak vitrinlere... size geliyorum... kapınızı aralık bırakın loş bir ışık sızsın içeriden. dışarıdan gayr-i resmî acılar... kuşatılmış kale gibi sarınca bedenimi... tüm bakışlar resmî geçitte... acele huzur aranıyor, ama nerde...
- (Mustafa) Gültekin TURAN'a -
gök yüzüne çalkandık
sanki temizlendik biraz
gök yüzü kirli mavi
ellerimiz solgun beyaz
Ölüm girince kapıdan
Baykuş gelip öter bir gün
Felek seni kör kuyuya
Düşünmeden iter bir gün
Doğru yoldan bir çıkarsan
çocuklar
yağmuru tersinden okurlar
şu kış kıyamette
okula gidip gele gele
çocuklar
bütün savaşları ufalıyorum
sonra kaldırıp başımı bakıyorum
rüzgâr kan çanağı
yüzümü okumaktan şaşkın
geceye gündüz
gündüze gece taşıyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!