artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım
"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu
ses ölmüştü çünkü nedenini aramadan
sevgilim sensiz olabilmek için sokaklarda
yürüyorum
sevgilim pencereden bakıyor ve yanıma şemsiye almaya karar veriyorum
sevgilim sensiz olabilmek için durmadan "yağmur
yağıyordu" diye bir cümle tekrarlıyorum
sevgilim sokağa çıkarken şemsiyemi almayı unutuyorum
sevgilim son vapuru kaçırıyorum ve iskelenin aynasında seni ve yağmuru görüyorum
hava soğuk sevgilim, bütün gün sobayla sevişiyorum
iskelenin aynası ve aynadakilerin işaret ettiği
anlamların adı olan dünya
ki ona bakarken hayatımıza bakardık
ya da şöyle söyleyeyim:
hayatımıza bakarken sanki ona bakardık
yansıttığı görüntü bakırı altın yapmıyor artık
daha neler yapmadım seni unutmak için, neler yapmadım
aşk filimleri seyredip sonra aşksız bir dünyada
yürümek istemediğim için aşk filimlerine gitmedim
kırmızı bir fular taktım bileğime şeytan kovmak için
arabamı bütün barların önünde park edilmiş görebilirdin
barda peşimden gelen o adama, şeytan kovmak için senden
ve hemingway'den söz ettim:
"çehov da bir amerikalıdır aslında"
neler yapmadım seni unutmak için, neler yapmadım
üstünde dünya haritası olan bir uyku tulumunda uyudum
iyi şeyler gördüm rüyalarımda
sonra bir gecenin sonunda
seni öldürdüğüm için kayıtsızca
ve artık vazgeçtiğim için omuzlarımı tutan o ellerden
uzun süre yaşayıp uzun süre öldüğüm
ve mezar taşıma "ernest ve scott" yazdırdığım için
kremalı çorbalar, et yemekleri ve şaraptan bıktığım
ve durulamalık konyak da çevirmediği için sessizliği altına
"yağmur kayıtsızca yağıyordu" cümlesinin yerini
"yağmur yağıyordu" cümlesi aldı
sesi, yaralı bir kaplan gibi bağırırken bıraktım
"yağmur yağıyor" dedikçe "kış henüz gelmişti, kar tertemiz
ve her yer bembeyazdı" diyen hemingway
ki boks yaparken yazardı
ya da şöyle söyleyeyim:
yazarken boks yapardı
durmadan sesleniyor şimdi bana:
dünya güzel mi?
sen soylu musun?
sevgilin var mı? mutlu musun?
eve dönünce kahve, yemekten sonra konyak içiyor musun?
yoksa hepten mi unuttun şarabın simyasını?
yağmur hiç yağmadı ben dünyaya baktığım sürece
bakır altına dönüşünceye dek hiç de yağmayacak zaten
kayıtsızım,korkarak ormanların başıma vuran gürültüsünden
Kayıt Tarihi : 16.10.2012 02:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

o kocaman unlemiyle birlikte
camus yabanci`da ,demirkubuz yazgi`da ..ve burada oteki adi besbelli ki `o` olan ormana karsi olmaya bana gore ...yani benim ciliz ve geveze simdime gore.
``siirin kirmizi cizgisi yoktur `` demis sinyali.
siire kayitsiz kalabilseydik musa ,yani siir olmasaydi ..musa buna asla cevap vermez. cunku .....ahh ...hayır!
neyse ben nerden niye geldldim simdi buraya ..guntan in baska bir siirini ariyordum
sonra alaman gavuru basladi vizeyi slkilastirmaya.. ginede.. miilli mac olur.. mac seyretme ayagina.. yorgan simit.. ellerimizde tahta valizler.. bir kac gunluk vize ile.. kapikuleden gececegimiz vakit.. gorevliler.. filipis marka teyibi sonuna dek acar..
ormaaanlariiin gumburtuuusuuu.. baaasiiimaaa vuruuur.. nazlii yariiin hayaaaliii..
.. turkusunu dinletirlerdi.. siz eger kacak olarak calisma niyeti ile.. gidiyorsaniz.. bogaziniza bir yumruk otururdu.. gozleriniz bugulanir.. evde acliktan carik kemiren coluk cocugu dusunur.. bir tarafta.. tomar tomar alaman marki.. mersedes araba.. gozunuzde canlanir.. bir yanda.. orman gumburtusu ve yar..
- parasininda.. alamanyasininda.. sinsilesini sulalesini der.. geri memleketinize donerdiniz..
orman demek.. guzellik demekti.. ormanin kendisi siirdi.. sairler.. karli kayin ormanlarini anlata anlata bitiremez..
.. biri gokte kusmu gordu.. ormani hatirlar.. ucun kuslar ucun.. dogdugum koye.. simdi daglarinda mor sumbul vardir.. ormanlar koynunda bir serin dere.. dikenler icinde sari gul vardir.. diye kendisi kusu deresi cicegi kari buzu tas toprak ot pusuru sisi dumani kokusu agaci ile siir olan ormanin siirini yazar..
-yalniz senin gezdigin bahcede acmaz cicek.. bizim diyarimizda bin bir bahari saklar.. sen kolumuzdan tutup.. ister bizi cek.. incinir duz caddede.. dagda gezen ayaklar.. diyerek.. orman sevgisi dile getirirlerdi..
o zaman bu kadar guzel ormani.. bir engel gibi goren.. nazli yari kaybettigi.. oicin.. icinden cikamadigi.. gumburtusu.. bortusu bocegi ormanda agliyan.. saire.. yarami sarmiya.. lokman hekim kar etmez yar gelsin ilacim o diyen saire hak verir.. ne yar imis bee.. ormana degismiyor der.. iceri yaginiz sipir sipir erir.. siir oyle guzellikte olur.. ormanini birak.. diyar diyar gez.. olacak ismi.. bulbulu altin kafes ko ah vatan der.. cali dibine konar.. orman gumburtusunden irak.. nazli yar hayali gozu onu gitmez.. gumburtu basina vurur duyar gibi olur.. geride biraktigi bas asagi indigi ormani agliyarak.. ic yaglari cozur cozur erir boyle.. siir oyle olur.. siir gonul teli titiretir.. siir yakar kavurur.. yoksa dedemde yazar.. ormandan gel ormandan.. yatirdim cam dibine can haticam diye.. bumu siir.. o dize.. bogaza yumruk gibi oturacak.. o dize.. goz pinarindan.. sicim gibi sicim gibi.. bak iste bu lazim.. bunlar cok guzel seyler cok.. heee..
değişim her zaman zordur...zihinsel değişimden daha zor olan ise duygusal değişimdir ayrıca..bu yüzden özellikle yürekle ilgili değişimler beyinle ilgili değişimlerden daha acıtıcıdır...
ikinci zorluk ise, dünya var oldu olalı değişimin ivme katsayısı hiç bu kadar, günümüzdeki kadar yüksek olmamıştı...
bu yüzden,geğirme gürültüsüne alışık kulakların orman gümbürtüsüne veya ''bombalara, bööö seslerine, savaş alaborasına '' verecekleri tepki farklı farklı olacaktır elbet...onlar için ''yaşamak bir tıkırtıdır, aldırmazlar''
Gibi şeyler işte..düşündükçe...
zenaatkar ortalama insan genisligi bacak uzunlugu bilmek.. binlerce yillik sirt yaslanma konforu icin.. isledigi koltugun.. alt kismi ve sirt yaslama kismini yumusak materyalle doldurma mecburiyetinde idi..
dogada en degerli materyal.. elmasin.. yontulup traslanip.. isigi en guzel verecegi.. matematiksel.. geometri bilinmeksizin.. siz onu kafaniza gore.. yuvarlak dortgen yamuk sekledemezsiniz.. sekiz onalti yirmidort kirksekiz ellialti altmisdort simetrisi saglamak..
kuyumcu iseniz o taci basa oturacak bicem o altina o en guzel deseni naksetmek zorundasiniz ki.. tum zenaatkar agiz birligi bu artik sanat oldu desin.. kimsenin veremedigi centik firca golge.. akis nota.. sanat bu.. yoksa dedemde yontar.. rasgele okuzluk karasabani camasir tokacini.. sen sanatkarsan.. ona havyan.. ona keserin.. ona muc cekicin.. ona donemini.. ona devrini tarihini kaziycan.. ona diyecek sozunu.. ona fikrini.. ona estetigin ona ruhun..
gerisi lafi guzaf.. odul dersen.. kulak cignesin pehlulun.. dedesi bi avuc fazla verimis yemi.. un dersen hocanin karakacandan unlu kim var.. sen okudun sen sevdin sen begendin sen kendine sair dedin.. sen kendini sanatkar saydin.. gerisi fasa fiso.. saygilar..
TÜM YORUMLAR (30)