Sandal, yine mehtap, yine sensiz
Gece dünden yorgun, mahcup, sessiz
Uykuda balıklar, suskun mavi deniz
Kürekler ve ben dinlemekteyiz
İçimi açtım yıldızlara
Özlemim saman yolunda gezinsin diye
Adını yazdım dağlara taşlara
Haykırdım yamaçlara
Biteviye
İçim titrer, yağmur damlası ıslatmasın seni
Saklı kal, peri masalları anlatmasın seni
Kıyamam, zalim geçen yıllar ağlatmasın seni
Korkarım, baharda çiçekler bırakmasın seni
İstemem, gizli rüyalar uyutmasın seni
Selam durdu, topuk çaktı
Ay yıldızlı semalara baktı
Yavuklusunu gönlünde bıraktı
Toplar yükseklerde gürlerken
Mektubunu çevirdi tutamadı
Söğüt suya doğru eğilir
Sular iki yana çekilir
Yaprakları hep dökülür
Büker belini yavaş yavaş
Mahzun durur söğüt hep
Hep çalardı duvardaki saat
Çalındı duvardaki saat
Şaşırdı duvardaki saat
Vurdu zamanı o saat
Bitti zaman olmayınca saat
Dön gel
Sırtında ağırlığıyla pişmanlıklarının
Eteklerinde kırpıntılarıyla düşmanlıklarının
Bağrında hançerleriyle şaşkınlıklarının
Dön gel
Elleri varmış yoksulluğun
Bildirmeden saran insanı
Kuşatan sıkıştıran.
Gözleri varmış yoksulluğun
Istıraba doğru bakan
Aşka üç adım kalmıştı
Takıldım, yuvarlandım
Kalbim kanıyor sandım
Telaşlanmayın yahu toparlandım
Saçlarımı taradım sağlam elimle
Kokularla duyumsarım yaşamı
Kokular taşır tüm anılarımı
Kokular taşır beni anılarıma
Tutup sürüklerler yarınlarıma
Pişen yemek kokusundadır annem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!