Bir peynir parçası büzüldü
Parçaları döküldü kucağıma
Gözlerim küçüldükçe süzüldü
Dikili kaldılar meyhane şafağına
Tabağın köşesine kuruldu kavun
Uzaklarda bir ışık parlıyordu
Sanki karanlığı deliyordu
Siyah sularda kopuk bırakıp
Siyah gemiler geçiyordu
Ağ atıyordu balıkçılar uzakta
Sulara yazıyorum adımı
Dalgalar süpürüyor
Kuşlara fıslıyorum aşkımı
Rüzgarlar üfürüyor
Buzlara çiziyorum yaşamı
Sıcaklarla eriyor
Şu gözlerin serseme çevirdi beni
Şu bakışlarının girdapsı gizemi
Savrulur, göz yaşlarına kapılırdım
Dalgalansa kirpiklerinin bir teli
Gülümsediğinde içi gözlerinin
Dün gece yine sokaklardaydım
Her köşe başında sen
Her sokak lambasının altında
Her serin yelde sen
Sokaktaki Selma sendin, Ayşe sen
Sendin her yerde gezen
Bir silah patladı.
Uzaklardaki trenin sesi boğuldu
Boğuklaştı silahın namlusunda.
Bir silah patladı.
Telaşla koşan ümitler de yıkandı
Hızlı uçan kuşlardı zamanımız
Sen bendeyken bile ben yalnız
Çılgın sularında derin gözlerinin
Enginlerinde saklıyken anılarımız
Aşk ateşi miydi düşümde pişirdiğim
Bir nehir canlanır gözlerimde
Suları göz bebeklerimde pınar olur
Solgun umutlar tükenir sözlerimde
Yürek acılarım ateşlerle kavrulur
Bir tren düdüğü anılara yelken açar
Bir derin nefes çabasındaydı yolcu
Boğazında düğümlenip dolandıkça soluğu
Koşup durduğu yoldan bir geriye baksa
Bir görebilse akan şu “uzun ince yolu”
Derler ki “akan ırmakta bir kez daha yunulmaz”
Ellerin mi çatlamış anacığım?
Ayakların nasıl da nasırlı
Yorgun düşmüşsün anacığım
Çöküvermişsin köşeye bitap.
Uzun yollardan mı aştın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!