ak akçe koya, kara güne;
-çulu, doya;
-hasır, uça fizan'a
süte, maya çala; kavala, ney;
kalem illeti, imi çivi;
sökemedi a'sını,
Derdi çeken ser mi, kim bilir?
Yüreğe dalan mermi bilir!
Gülü kanmaz, bağbana kibir
Belki tufân, şu câna kabir!
Körpe dili der ki cüzüne:
Heyhat, onca yıldız boşuna
Sen değilsen eğer parlayan
Sine maraz, gider hoşuna
Kış güneşi meğer karlayan
Yürek buz keser, dilim araz
Arabalar vızır vızır, beşinci viteste eli kaptanın
Geçiyor bir çam ağacını, pervasız
Kimse görmüyor ki, dalındaki kuş yuvasını,
Oysa yeni düşürmüş kuru ve iğneli yaprağını,
Yer saçılmış kozalağa bak, sanki mancınıkla fırlatılmış!
Çok şey öğretti bana paylaşılmamış zaman,
Fersah boylu saçlar ağarttı,
Fantezi kurduğum her an,
Dirhem dirhem aldı canımı.
Atamdan kaldı bu sevdâm,
gecenin, 'kuytu yollar' demi;
-çekinerek seker arabanız, pıhtı kokar!
hangi delinin gem'i; bilinmez, yılkı gönlünüz;
bıçak sırtı günleri mi, dost kazığı mı,
işi, ters; şavkı, loş;
haydi seçiver kırk satırı;
kurdu siner ay/ı görende
karda, belli belirsiz izi tüner
avcı, bilir bilmez sürende tözü;
avı kapan, ballı kârda;
-kuzu, çömez!
ah çigan, ah!
kokuya hasret elimi tut!
ıhlamurun sesini sav ölü tenime!
sev yüreğimi, devranı unut;
yaz haneme; taşla günahımı;
-şeytanı kov!
Gençtim bir zamanlar, liseliyi oynardım
Yolumdan geçince sevdiğim,
çarpıntıya düşerdi yürekçiğim
Ah! O toyluk var ya; gelecek yoktur düşünde
Mendil düşürdüğünde kızcağız, çok geç anlardım.
Yüzün güler şu cemre düşünce,
Kış bitince, bahara çalar çünkü gönül,
Yâr sevince, anılar ne hoş olur,
Bal şerbeti damlar sanki diline,
Dertler de vız gelir, tırıs gider.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!