ürperen yalnızlığım
gül yaprağında ki çiğ damlası gibi
yavaşça sızıyor acı yarıklarımdan
beynimin yok olmaya mahküm
kolonilerine
ve her geçişi iniltiyle doluyor
yaşamın aydınlık
güneşin burukluğu
bir anın aşk acısından
kurtulamadığı inlediği bir akşamın
sadece seni düşünmesi
için karanlığı hapsetmeyi
hayaller toprak altında fosilleşirken
umutlar inadına yeşermekte
ve bir tohum ezgisiyle insan
her yağmur damlasını neşeyle karşılamakta
ama bilemez damlaların asit yüklü olduğunu
ve erittiğini
Büyük hayallerin sonunda
Tek başına kalmış
Büyük umutlardan geriye ağrılar
Solgun bedenler ve soğuk elleri
Islak dudakları arasında
Sevgisini fısıldayan
yazmak istediğim son kelime
olmasını istediğim en son an
sevgiliye ruhuma herşeye söylemeye korktuğumuz
özlemin közlerini harlatan
bir nefeste hasretin acılığını yüreğimize üfleyen
o gereksiz kelime
birden çöktü
boğazıma soluk
çiğerlerime sokulmak için çırpındı
fakat nafileydi
boğazım acıyor artık
çekilmeyecek kıvama ulaşıyor
alçalan karanlık
yeryüzünü boğarken
güneş telaş içinde uzaklaşır
şeytanın misk i amberi yayılırken
karıncalar tedirginleşir kolonilerinde
ve sonsuzluğun boyutsuzluğu görünür
ay gökyüzünü inletirken
dumanlı bir sevdanın özlemi
yanaklarımdan süzülen damlaların anlamı
senin yokluğunun esaretinde
bedenimin durağan anı gözükür
yalancı aynalarda
bir patika yoldayım
etrafım umutsuzluk ağaçlarıyla dolu
karanlığın çığlıkları yön gösteriyor
ve ölü kuşlar uçuyor gök boşluğunda
her çırpınışları bir yudum kan oluyor
dökülürken grilikte su taneleri
yükselmek bulutlardan yağmur
çalabilmek ve tanrılardan ateş
ve uçmak
bedenini bir kenara atıp
kendini moleküllere ayırıp
yükseltilerden sunmak atomlarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!