hergünü büyük cinnetlerden
sıyrılıp tüketiyorum
geceleri sus olup
küçük ütopyalarda dansa kalkıyorum
binbir renkli çiçeklerle
aydınlık ne kadar kabaymış anlıyorum
gökyüzü çığlık içinde
buz tutuyor su damlaları
ağlamaklı geceye giriyorum
buzlar eriyor ben içinde
ruhum yanıyor ben dışında
Yalnızlık sadece bir savaştır
ruh ve beden arasında
aynı tanrı ve şeytan savaşı gibi
hangisi iyi hangisi kötü
bilinmezliğin en ötesindeki
ışıltılar gibi
yüreğini bir kuş yap
kanatlarını yeni çırpmaya alıştıran
henüz uçamayan
özgürlüğü bilmeyen
aşk sanıp esirliği
yuvasında bekleyen
Derim soğuyor aklım başımda değil sanki
Ne kadar soğuk bu yalnız dünya
Kalabalıklar nereye koşturuyor sıcacık yüzleri ile
Yüzüm bembeyaz karanlıkta küçük bir nokta gibiyim
Çiğerlerimi yoruyorum dibine kadar çektiğim her nefeste
Kalbim büyük bir sabırla kan pompalamaya devam ediyor
Soğuk bir duvar
Islak geceden saklanabildiğim tek yer
Haykırışlardan uzaklaşabildiğim
En köhne yer
İkimizin kaybolduğu kentin
En tedirgin mahallesi
görüyorken o ince çizgiyi
izdüşüm deyip geçiştiriyorlar
üstünde durduğum yer
dağların bulutların kucaklaştığı yer
oltamı atmışım
güneşin daldığı irilik arkasındaki denize
manasız yaşayışlardan
gereksiz düiüncelerden
sıyrılıp
ölümün hazırlığına girişmek
için yeterli zamanımız
olacakmı
yok dostum
bu dünya çok yaşamsız
halicin dibi gibi boktan
sersefil bir dünya bu
ne yaşaması sevap
nede ölmesi haram
gülen gözlerinin arasında
keder va bazı pişmanlıklarla dolu
bir geçmişin ıslaklığı var
şeytanını
hiç düşündünmü
sana verdiği ızdırabı ve
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!