nehir düştü bir kelime
ateş sağdı ağır ağır
badem gözlü gökyüzü
uykuya durdu,
mateme sağır.
Söyle kandil
bu nasıl rüzgar,
kulağım kum torbası
kalkışmış bize çığlıklar.
ölüm nafile miydi
tanıksız mıydı bu yaşlı şölen,
kırkı çıkmıştı ağıtların
çoğu kırkına varmadan.
sus kandil
diri baş nefessizken biçare
sustuysan, sus…
döne döne parlarken sen her adımda
el vurdular turnalarına
sustuysan sen, hep sus…
sön kandil
seyreylersen bir daha, sön
masalsan beşiğinde yüreğime
ya sen beni
ya ben seni….
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta