Ömer Dede Şiiri - İlyas Kaplan

İlyas Kaplan
1394

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Ömer Dede

Ömer Dede

Siyah beyaz resimlerin ufuk görüntüsü çekilir
tenimin ters takvimlerine
Onca yaşanmış günlere sancı katılır
Yeri üç defa sallandırdılar boğazımın kör düğümüne
Gözlerimin okyanuslarında
ömrümün yüklendiği gemileri batırdılar
sonbahar soğuğundan ibaret şimdi
içimdeki mevsim celseleri.
Yağmur bulutları toplanıyor her nedense
Kutsanmış doğum saatim şimdi.

Şimdi biraz yürüyelim, yağmur yağacak besbelli.
Baharın izlerini silerken
keskin bir bıçağa dönen rüzgâr,
değdiği yeri dondurup geçecek.
Çetin kışlar
umudun ruhunu tahriple yükseltirmiş.
Biraz daha yürüyelim,
henüz toparlanıyor
şehrin dört yanında saklı adımlarım.

Ben hasretten geliyorum
içimin harabesine özlem çiçekleri ekilmiş...
Eskimiş ekenekler.
Toprak kederli meyveler büyütmüş.
Her hakkı mahfuz içimin geçitlerinde,
hayata dair sevgiler büyütüyorum.
bir hayal dokunuyor.
mısradan nasırlaşmış parmaklarıma.

Aniden Ömer Dede ile karşılaşıyoruz.
Dudaklarında doğanın bir parçasına dönmüş
mırıltı şeklinde duaları...
“Bu kış çetin olacakmış.” diyorum.
İhtimalle tıka basa dolu cümlem,
dudaklarımı dondurup doluveriyor onun kulaklarına.

Bir ayet işitiyorum ama dökülen yapraklardan mı,
şadırvanda şarıldayan sudan mı,
Ömer Dede’den mi,
hafızamın hak hukuk tanır köşelerinden mi
kim bilir? “

“Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var.”

Ömer dede, yılların yüküyle çökmüş omuzları
ve kırlaşmış, dağınık saçlarıyla
sokakta bir bankın kenarında oturuyor.
Yüzü derin çizgilerle dolu,
gözleri uzaklara dalmış,
hüzünlü bir ifadeyle
sanki hayatın acımasızlığını yıllardır taşıyor.

Üzerinde eski, yırtık pırtık bir gömlek ve pantolon .
Kumaşı solmuş, kenarları aşınmış.
Elleri buruşuk ve kirli,
kucağında tuttuğu eski bir heybe
içi güvercinlere atacağı darılarla dolu.
onun en büyük serveti
Arka planda şehir ışıkları
ve geçen arabalar
ama o yalnız, kimsesiz,
dünyanın akışından kopmuş bir halde,
soğuk kaldırımda hayatta kalmaya çalışıyor.

Ömer Dede’nin gözleri beyazı pek seçemez,
kış gelince
bir kar fırtınasına katılıp gider diye korkarım.
“Bu kış çetin olacakmış.” diyorum tekrar
ama nafile...
Zorluk buysa kolaylık da
civarında olmalı diyor…

Takıldım peşine cebimde bir avuç darı...
Coşkuyla sere serpe önümüze serildi güvercinler.
Neden hep böyle ümitliler hayattan?
Onlara yaşama ve rızka dair kim söz verdi?
Bu endişesizliğin mutlak ve köklü bir nedeni olmalı!
Ömer Dede gülümsüyor nihayet .

diyor ki:
“Varlık derdi biterse, yokluk derdi ortadan kalkar.”
Kalkıp gidiyor yerinden.
Kış yakın...
Nasıl geçecek bu kış Ömer Dede
Elbet vardır bir kolaylığı …diyor

İyisi mi düşünmeye zorluktan başlamalı.
Beli büken, saçı ağartan,
gençliği güme götüren zorlukların hepsi
şimdi nerede?
Ruh daima çok evvelden aşinası olduğu genişliği
beklemekte;
aradığına baş koyup
bulduğunu bağrından itişi
belki de bu nedenle.
Dar bir sokaktan geçerken takıldı ayağım.
Sendeledim.

Sandım ki bu ışıltının başkası mümkün değil.
Yüreğimde çayırlar uzanır,
kuzular meleşir tazelenmiş uykularda.
Her uyanış sahibini farklı uykuya koyar.
Umut, Hakk’ın insana bahşettiği en muteber saat;
hüzün, fâniliğin insana oynadığı bedeli ağır bir oyunu.

Kalbimin saati çoktan bozulmuş,
kışta kalmış yırtmadığım takvim yaprakları.
Kavgalar hiç bitmezmiş içte,
dışta genişleyip süren diğer kavgalar
bunun gölgesi imiş.
Öyle geçiyor zihnimden.
Her zorluktan sonra
bir kolaylığın olduğu.

Önce kışı atlatmalıyız Ömer Dede.
Kışı omuzlarımızdan,
saçlarımızdan, gözlerimizden atlatmalıyız.

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 16.9.2025 22:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!