Eser kalmasın esrikliğinden,
Güz geçti vedalaş güzelliklerle
Martifal mi okuyorlar martılar?
Ben hiç martı görmemiştim Priştine'de...
Sualler su altında kalsın abe çocuğum,
Soğuracak sorunlarını ergeç
Çelik duvarlı zindanı hiçliğin
..
Ölüm ve Oğlum
Ne yaman çiğköfteymiş ki bu ölüm
Şalgam suları iniyor şakaklarımdan
ben hala susuyorum
Gözlerimle taşlarcasına bir kör kuyuyu...
Nerde kaldı bire saka kuşu
Su gibi bildiğin o su kasidesi?
..
yollar belli belirsiz yükseliyor
yollar yakut uzaklıklardır
ve onlara ulaşmak, kimbilir
ne kadar, ne kadar zor...
yunus yana yana yürüdüydü
mevlânâ döne döne
..
Kül yağıyor gökten
Kül renginde güneş
İki şey örtüyor kırları
Kül ve leş
Neye uzatsam elimi dağılıyor
Bütün eşyalarda ölümün tozu
..
(Şiir 'Cinayet Gırnata'da işlendi' üçlemesinin 2. şiiridir)
Ölümle başbaşa yürürken görüldü o
Korkmadan tırpanından
-Gene de kuleden kuleye güneş
Çekiçler örsde.
örsde,
..
YAŞAYAN ÖLÜM
Gözlerini kaçıramazsın, geçmiş ola
Artık derebeyindir senin o görmüşlüğün
Köleliğinİ sana IşItIr yaşlandıkça o ve sen
Onun yaşamışlığındadır senin ölmüşlüğün
Artık o sende hep yaşayan bir ölüm
..
kaç sabahtır geceye uyanıorum
noldu güneşe aynalarda yokum
dumanı tüten çay bardaklarına dokunuorum
elimi ısıtmıyor
ağlayınca farkettim
gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmıyor
yüreğimde bir ağrı
..
İnsan bir kere oluyor ne fena
Bu düzeni değiştirmeli
Bir kere yaşamalı
Çok çok ölmeli
En büyük kederler bizim için
Bizim için karşılıksız sevgiler
Kor kuyular, çıkmaz sokaklar bizim için
..
Kemal'in gemisinde gitti sarıldığım umutlar
İsyanım şimdi Hamit'in Makber'indedir!
Ağlasam sesimi duyar mı mısralarında Orhan Veli?
Dokunabilir mi gözyaşlarıma inceden?
YA Cahit! Bir teselli verir mi Yaş Otuzbeş'inden?
İşte eteklerimde bir yığın gümüş yaprak
..
Saat beşte akşamlayın
Tam saat beşte akşamlayın
Ak çarşaflar getirdi çocuk
Saat beşte akşamlayın
Hazırdı bir sepet kireç
Saat beşte akşamlayın
Kalanı ölüm.Yalnız ölüm.
..
Gönül, hayalleri gerçekmiş sandı,
Hep hayal içinde, tutuştu yandı.
Ağaran saçlarla irkildi ilk kez,
Ölüm kapısında düşten uyandı.
..
Ölürken görünmesin diye
Yumar sımsıkı gözlerini
Öper kendi dudaklarından
Güneydeki deniz aldırmaz buna
Bir yaz şarkısı, hüzün
..
Çocuğum, bana gel emri var
Duyuyorum kapıda bir rüzgar
Grebene'den, Koniçe'den
Üsküp, yahut Prizren'den
Gelmiş olabilir belki,
Yani Tanrı misafiri
Bizim gibi rüzgar da muhacir
..
Konar bir dala, hafif, narince üç kuş
Salınır yaprakları yaşlı akasyanın
Tatlı bir duyguyla dağlar üstünden uçuş
Uzak kalmak hengamesinden dünyanın
Serin bir rüzgarla titreşir gövde
Her ömür şiirsel bir sonla tamamlanır
..
Tenim kurudu hasretinden
sulara adamıştım senin
sulardan narin bedenini
gözümde yaş kurudu oğul
Göklerin poyrazına
bağışlamıştım senin
..
Amma da çok ölüyorsunuz
Bir kere doğmakla.
Ve ne de çok korkuyorsunuz
Her allahın günü yeniden ölerek
Analar bir avaza keyifle
bir kerede doğururlar çocuklarını
O çocuklar ki bu yaşam güzelin de ölmeden
..
ölüm ipek kanatlarıyla geliyordu
kendi halinde ateş yakmış birkaç kişi
kadın ve erkek ve belki çocuk benekli
yaklaşan bir şeyler varmışcasına ürperirdi
ve kaplanların dişlediği güneş haliyle dokunaklı
susmanın kapıağzında arınmış ahşap zamanlardır
..
ÖLÜM
Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm.
Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm.
Obur doymazlıkların obur açlıklarında,
Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.
..
sözlerimin buğusuyla söndürülsün
tabutumu taşıyan atların
nallarında başlayan yangın
ağzıma tutulan aynalarda
öten horozun boynu vurulsun
..