1938 yılında Giresun’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'nden sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Ekonomi ve planlama konularında Londra'da master, Paris'te doktora yaptı. Yurt dışında ekonomi ve pazarlama uzmanı olarak çalıştı. Bir süre Başbakanlık danışmanlığı yaptı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 16 Ocak 1983’te Paris'ten dönüşü sırasında Esenboğa Havaalanı'nda meydana gelen uçak kazasında öldü.
Şiire lise yıllarında başladı. İkinci Yeni çizgisinde motifler taşıyan şiirlerinde ...
Bir suç oluyorum ben de külümü karıştırınca
Kimleri, kimleri, kimleri vursam
Önce kendimden mi başlasam şakalaşmaya
Önce kendimden mi başlasam
Ben istesem Horoz gibi öterim
Şapkamda yağmur içli bir şarkı söylüyor
Nasıl da söylüyor dudaklarıyla
O hacı gökyüzünün yıldızları ötmüyor
İşimiz artık ıslanmış horozlarla
Küçük adımlarla inmiş batı kapısından
Dersimiz Aşk, konular Haydutluk ve Sarışınlık
Şimdi şurdan koşsam Akdeniz'e çıkarım
Yörükler ve Develer arasından geçerim
Üzüm incir ve tütün, üzüm incir ve tütün
Dersimiz Aşk çünkü, söylemiştim
Oturur bir Güneşle sigaramı yakarım
Ay mıdır kar mıdır pencerede
Boğulmuş çocukları martılara taşıyan
Kara köpek karşı kıyıda uluyor
Bence o çocuk öyle gülmemeli
Atları çayıra saldım diş kamaştıran erik ağaçları altına
Adımız bahçenin köşelerinde saklı
Yeminimiz sözümüz sevgimiz
Bu sarı kağıtta saklı
Güneş işte orda bayram yeri
Sularda ilk cemre
Ben burda onu aradım kimdi nerde tanışmıştık
Herşeyi gömdüğümüz o ılık güneş
İlkin mintanımı yırttım bir çalılıkta
Sonra dalgın kalabalıkta dolaştım
Orda silah atılır tutulan aya
Gidip başbaşa dinleniş serindir sabah
Kuru mum çiçekleri kulaklarında
Bir faytonu durdurarak çekip gidiş
Nerdeyse öğle, deniz, kıyı bir yol ve kule
Çoban köpekleri, durgun sularda uyuyan ses
Eski bir mandolindi ölümdü anlatılan
Kır kahvesinde çocuklara çalardı
Temmuz örerken evini sarmaşıkla
Çan çiçekleri göğsünde kuru kalbi
Serilince bahçeye rakı sofrası
Ölürken görünmesin diye
Yumar sımsıkı gözlerini
Öper kendi dudaklarından
Güneydeki deniz aldırmaz buna
Günlük şarabımız var maşrapa içinde
Külde pişmiş patatesler ve eşsiz pilavzerde
Din kitaplarımız, putlarımız, telvelerimiz
Yeleği de köstekli bir amca kahvesinde
Suratı çilli günler, gölgesi uzun günler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!