Benim mahzun bir tarafım vardır.
Bakmayın neşeli olduğuma;
Sanki bir başkası içimde;
Pişman dünyaya geldiğine.
Bağ, bahçe,deniz kenarı,
Güzel manzara faydasız;
Doldur kadehimi Hasan Can! Güneşe
Tutsam derimi, ısıtmıyor. Bu mintan
Kefenden daha soğuk! Versem ateşe
Girit ve Rodos’u, kızoğlankız, civan
Kırk Macarlı odalık, bel, kasık, meme,
Nara benzerdin bir zamanlar, çoktun! N'oldu
Sana! Kırk atlı çıkardın dağa, yüz atlı
İnerdin dağdan. Kurşun bitmez tabancanda,
Atın şahlanır, kırbacın ıslık çalardı.
Miçoydun isteyince, kaptandın, korsandın;
Martıydı, buluttu, engindi yamacında.
Niko rakı içer sandalı boyamazsa.
Niko susar. Onun sessizliği bürümüş
Masaları. Onun yalnızlığıdır, kireç
Badanalı, yamrı yumru, bu ak duvarlar.
Semaverin hemen yanıbaşında durur
Köstence’de bir dükkândan aldığı gemi.
Unutmaya başladım oralarını
denize inen yol siliniyor
yokuşun başındaki ev
yoğurtçunun üstündeki top ağaç
balıkçı tezgahları çarşıda
soluyor önce sonra siliniyor
Burası dalyan kahvesi
Ortalık süt mavisi
Apostol bu ne biçim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gökyüzü
gel dört gözle bekliyorum
kayıklarla pencereden gir
sedire kurul
odada yelken aç
yapış sulyenli dubalarıma
zehirli midyelerinle
I
Senin için aldığım menekşeleri
Çalgıcılara dağıttım
Son gece
Son defa başlıyan sabah
Yatağımı yine sen düzelt
Her dakikasını ayrı hatırlarım
Erenköy'de geçen zamanımın
Rüyama girer bir arada
İstanbul bahar ve Türkân'ım
Bir odamız vardı etrafı sarmaşık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!