Sur dibinde
tek göz hanede
odun kömür Hak getire
ama pide gibi döşekte
apış arasına girdi mi elleri
gül gibi kızlar düşünde.
Gözleri çukurda uzun yüzlü
iki adam yan dönmüş denize
geçmişi konuşuyorlar.
bir kursun donukluğu havada
uzakta çizgi teknenin düz dumanı
ay doğmuş daha sular kararmadan
Çıplak düşünüyorum vücudunu
sıcak sessizliğinde saçlarınla örülü
bir yıldızla iç içe
bir gemi gibi madeninde
özgürlüğünde kanatların
saçlarına benzeyen kanatların
Kızlar vardır kıvırcık salat gibi
Ağızları burunları kıvır kıvır
Bacak bacak üstüne vapurlarda
Rüzgâr eser oraları buraları görünür
Baktıkça fık fık eder adamın içi
Sonra yağmurlar başladı, gitti cambazlar,
Silindi çadırların yazısı ovadan.
Portakal rengi oğlan, mavi memeli kız,
N'oldu onlara! Nasıl da böyle bittiler!
Bir gülümseme kaldı duvarlarda yazdan,
Ölü resimlerle savruldular sokakta.
Boğazından lıkır lıkır gecen
Su suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil
Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Kitabın yanında defter
Defterin yanında bardak
Bardağın yanında çocuk
Çocuğun yanında kadeh
Ve uzakta yıldızlar yıldızlar
Yağmurlu günlerde
neden sokağa bakar
tıraşı uzamış ihtiyarlar
birileri gelir karsıdan
birileri hızlanır arkamızda
Bir sen yürürsün sokakta, yürürken;
Oturursun koltuğa, oturunca.
Su, bir senin bardağında en çok su.
Bir senin kolların bileziklidir .
Bir senin ağzın dudaklı ve sıcak.
Bir sen memelisin, ince bellisin
Tayyareler gelecekmiş
Korkum yok benim.
Kağıttan gemilerim.
Kurşun askerlerim hazır.
Zaten bunlar, kırılırsa
Babam yenisini alır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!