Hazan sarısı sokaklar,
Yapraklar savrulur usulca
Bir sonbahar türküsü,
Göğsüme ince bir sızı,
Birden düşer sessizce..
Susmak konuşmaya, unutmak dostluğa ihanet.
Ayrılık vuslata, susan dil gönüle ihanet.
Yalan sevgiye, bakışmak sevgiliye ihanet.
Kavuşmak ise aşka ihanet.
Yürüdüğün yolu bırakmak yoldaşa,
Gökyüzü maviliklere büründüğünde,
Etrafımız kuşlar ve çiçeklerle dolduğunda,
Doğa renk renk olduğunda
Umutlarda yeşerir bahar gelir dünyama.
Toprağın kucağından süzülürken çiçekler,
Bugün gönül bahçeleri solmuş, gül-gülistan yasta,
Aşkın ve sevginin çiçekleri Ehli Beyt, düşmüş kara toprağa.
Gözlerden kan ağlıyor, sineler hüzünle dolu
Kerbelâ'nın acısı hala duruyor yüreklerde koru.
Derdim derindir benim,
Dostlar bilsin istemem.
Yar bilsin derdimi,
Düşman bilsin istemem.
Oysaki kadın ulu bir çınardı;
Kökleri bin bir pareden beslenen…
Bazen anneydi kadın, bazen bacı,
Bazen evlat…
Bazen de; dost, komşu, yoldaş, sırdaş…
Çoğu zaman da vefalı bir eş,
Işığın etrafında dolanırken kelebekler,
Bile bile ölümle dans ediyorlar.
Işığa olan sevdaları mı yakıyor narin kanatlarını?
Yoksa sonsuzluğa mı kanat çırpıyorlar?
Şimdi yansın içimdeki çırpınışlar, kelebekler misali.
Köyümün yollarında bin bir anım saklı.
Derelerinde, tepelerinde,
Her taşında, her ağacında çocukluğum,
İçimde biraz hüzün, bir de mutluluk...
İlk aşkımın izi hala aynı yerde,
Kudüs'ün toprakları kutsal izlerle dolu.
Filistin'in başkenti, ümmetin gözbebeği.
Kudüs, binlerce yıllık öykünün şahidi.
Ortadoğu'nun en mahrem beldesi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!