Ey Yolcu,
Burası fani bir dünya, virane bir handır.
Gelip göçer insan, bu yolda garip bir seyyahtır.
Ancak baki olan aşkın kendisidir.
Aşk ise, kıyısında kaybolduğun,
Dermanı olmayan bir yaradır.
Gökyüzünde ay karşımda dostum,
Geceye özlem dolanır içimde.
Çayın sıcak dumanıyla muhabbet tüter
Dostlukla anılar, can bulur hatıralarda.
Geceye serpilir umutların renkleri,
Ebabil kuşlarını bekliyor gözler,
Az kaldı, bekleyin ve bekleyin…
Kalpleriniz mutmain olsun ey insanoğlu!
Ah Gazze Ah!
Ah Şehr-i Kudüs!
Toprakların gözyaşı ve kanla sulanmış olsa da, halâ kutsal ve halâ bende…
Tarihin derinliklerinden yükselen kutlu isminle,
Bin yıllık özlem dolu göğsünle ve hüznünle,
Şimdi kimleri bekliyorsun söyle…
Gazze'den Kudüs’e uzanan hasret,
Zeytin ağaçları fısıldar eski zaferleri,
Filistin topraklarına düşmüş nice erleri.
Kubbeleri ve minareleri göğe uzanır,
Kudüs'ün kalbinde, umutlar yankılanır.
Dostluk var mı, gerçekten,
Yoksa o da mazide mi kaldı?
Bir zamanlar kutsaldı bu bağ,
Şimdi çıkarlar sardı dört bir yanı.
Gözlerim arar samimiyeti,
Ay gibi gülümsersin,
Gülümsemenle gönül dünyam aydınlanır.
Yıldız gibi gözlerin,
İç dünyamı ısıtır.
Sevdan kor olmuş,
Yüreğimi yakar.
Gözlerin!
Bir deniz feneri gibi karanlığımı yırtan,
kaybolduğumda yüreğimden tutan gözlerin!
Gözbebeklerinde kaybolduğum,
bir dua gibi içime işleyen,
Bir ressamın tuvaline yerleştirdim seni,
Gözlerini, gülüşünü, güzelliğini.
Fakat biliyordum, o tuvalde sen yoktun,
Seni gören tek benim, sadece benim gözlerim.
Buna inandım, avundum.
Ey bunca zaman susturduğum kadın,
Bu mektup, senden sana...
Kirli tren camlarına yazdığın o ad
Artık gözyaşıyla silindi,
Adını unuttuğun bir rüyadan
Yalnız uyanıyorsun artık.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!