Öksüz Çınar Fidanları
Bir ev vardı, bacası tütmez, camları buğulu, Kapı eşiğinde başladı hikaye, sessiz ve ıssız. İki gölge, küçücük, avuçları göğe umutla doluydu, Biri üç yaşında, diğeri yedi, hayatları yarım, uykusuz. Ne bir el tuttu ilk adımlarında, ne bir ses "korkma" dedi, Kendi kendilerine yürüdüler, sessizliğin öğrettiği yolda.
Büyük olan, küçük sırtına dünyayı yükledi sanki, Hem anne oldu, hem baba, hem de oyun arkadaşı. Omuzlarında bir yükle büyüdü, olgunlaştı erkenden, Okul defterlerinde gizliydi, dökülmeyen gözyaşı. Küçük olan, onu bir liman bildi, bir dağ, bir siper, Bütün korkularını, bütün sorularını ona fısıldadı her yer.
Komşular yardım etti, el uzattı uzaktan, Ama o sıcak yuva hissi, o koku hep eksikti. Onlar dışarıdaki dünyanın neşesine hep uzaktan baktılar, Bayramlarda sessiz kaldılar, içlerinde bir ses kısıktı. Büyüdükçe anladılar, bu eksiklik bir yara değil, bir güçtü, Kendi çınarlarını kendileri dikmeliydi bu hayat denen düşte.
Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle;
aşktan ikmale kaldık...
Bak her sabah bağıran yeni sabaha,
artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş,




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta