Seni gördüğüm zaman içimde tatlı bir telaş
Aklımla kalbim arasında hırçın bir savaş
Okyanus gözler, ok misali kirpikler ve de hilal kaş
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine, gül yüzüne
Yoksa son bulmayacak, bitmeyecek bu savaş...
Ey ruhum! Ey bedenim!
Ey gönlüm! Ey yüreğim!
Ey en güzel şiirim!
Ey gökteki hilalim!
Şimdi sen gidiyorsun,
Varlığından haberim yoktu, ansızın gönlüme düştün
Sevda kaynaklarıma sağanak yağmur gibi düştün
Kimsesiz gecelerimde aklıma bir tek sen düştün
Gerçekleşmeni istedim, umuttun, düştün
Uykuya dalınca sayıkladığım en tatlı düştün
Uykudan uyandım artık gönlümden düştün
Yıllar sonra görebilmek seni
Gözlerine bakabilmek
Ellerini tutabilmek
Kokunu içime çekebilmek
Saçlarının rüzgarıyla savrulabilmek
Bir başka bedene büründürebilmek seni
Saçlarımı okşayanım yok
Arkamdaki dağım yok
Dostum yok kardeşim yok
Derdimi dinleyenim yok
Gözlerimin yaşını silenim yok
Kollarını açıp saranım yok
Ey gözlerim!
Uykuya yenik düşüp kapandınız
Babamın sağ kulağıma okuduğu,
Gökyüzünü çınlatan bir sesle açıldınız
Ey kulaklarım!
Bedenim yorgun düşmüş hasta
Ruhum için yasta
Can bulurlar bir bakışta
Bakacak mısın?
Ketirler başında asi küheylan
Yanında ona hükmeden ceylan
Saçlarını rüzgara savurduğu her an
Yüreğim yüreğime sığmıyor
Saçlarının kokusu topraktan
Ne oldu sana çocuk?
Uçurtman telleri mi takıldı?
Kağıttan gemilerin mi battı?
Uçakların mı uçmadı?
Kumdan kalelerini mi yıktılar?
Saçlarını mı okşamadılar?
Ne oldu senin saçlarına?
Buğday sarısı
Denizlerin dalgası
Saçlarına ne oldu?
Neden katrankarası?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!