Yıllar öncesinden kalan,
Zor kabuk bağlamış derin yaralar,
Bir telefon sesiyle yeniden kanar.
Çok güçlüyüm belki ama,
Seni 'bir görüşlük canım var'.
Her nefes aldığımda,
Ruhuma yalnızlık işliyor.
Kalbim çaresiz ve yorgun,
Bir heyecan bekliyor.
Sen benim herşeyimdin.
Heyecanımdın,
Uzat dudaklarını ruhum,
Yanaklarını uzat.
Kaybolayım gözlerinin derinliklerinde.
Sarsın beni ellerin.
Hiç bırakmamak adına.
Güzelim saçlarına dolansam,
Düşüncelerimin altına gömdün seni.
Bir hazinesin artık düşlerimin altında.
Ve hartiası yok yolunu gösteren.
Kayboldun,
Gittin.
Bulmak imkansız seni bundan sonra.
Ne oluyor bana böyle.
Taşıyamıyor artık ayaklarım bedenimi.
Sulayamıyorum penceremdeki menekşeleri.
Perdeleri bir açabilsem,
Çok özledim güneşin rengini.
Şu yataktan bir kalkabilsem,
Ne ayrılıktı bizim sonumuz,
Ne de vakitsiz bir veda arefesi.
Hiç bitmeyecek derdik hep.
Kimse ayıramazdı bizi.
Sonu yoktu bu rüyanın.
Her dem taze kalacaktık.
Adına şiirler yazıyorum bu gece.
Yağmur hafiften pencereme dokunuyor.
Şarkılar söylüyor yalnız karanlıklar,
Eski bir şehir ağlıyor.
Ne yapsam da sensiz olmuyor.
Uzakları yakın ederken düşlerimde,
İlk görüşte aşka inanır mısın?
Sendeler gibi olursun önce.
Düşmemek için zor tutarsın kendini.
Sonra bir rüyaya yaslanırsın.
Ve titrer bacakların.
Ne yapacağını bilemezsin.
Sevdiğim iki şey var sadece,
Şarap ve sen.
Sadece iki şey var beni mutlu eden,
Kırmızı şarap ve mavi gözlü sen.
Kızıl havaları seyreden bahar rüzgarı,
Bu gece yanımda sen olmalıydın.
Teninin sıcaklığında eriyip,
Islak dudaklarında yok olmalıydım.
Uzun uzun bakmalıydım gözlerine.
Sessizliğinde karanlık gecenin,
selam, sizi yönetici olduğum Hikmet Atiş dostluk arkadaşlık şiir grubumuza davet ediyorum. selam ve sevgilerimle