Karanlığa karşı mücadelemiz
Bunun için sürgünüz biz diyar diyar
Aydınlık yıkılmaz bizim kalemiz
Önderimiz peygamber Allah ise yar
Talip olduk Hakka ait bir yüke
Sönmez bir ışık o hep önümüzde
..
sen bilirsin düşlerinin aynasını
göstermez beni bana
vurdukça hüznümü dağa
dağ eskir, ömrüm eskir
zaman olur el gibi kevgir
eler, eletir hissimi sana
sana kalansa,
..
çöl çiçeği,gözlerinde kuşatılmış hayal kırıklıkları
bunca severken,dervişane yalnızlığın
abanan gölgeler üzerinde
tanığı yok yaşanmışların
desem ki seni düşünürüm
gururlanacak
narin gögsünü kırlangıçlar saracak
..
kaçak bir yolcuyum kendime giden gemimde ben
hep aynı kör öfke karayelden
bulutları hep ben silkelerim yağmurda sevişirken sen
tek bir teliyle geçmişin kuyusuna indiğim saçlarını
-eylül güneşinde ben kuruturum hep
gördüğüm sende baktığım seni ararım usanmadan
sabır duvarına dayalı sırtım
..
Başı havada mağrur, isyan eder nimete.
Şeytan dürter geçer hıyanetten hıyanete.
Manevi körlük,cafcaflı gurur dahası var,
Cereyanı kesildi mi şaşırır, şerden şere fırlar.
Onlar ya mağdubin, ya dâllîn ne farkeder
..
GÜLÜMSEME
Yerinde gülmesini,
Yerinde ağlamasını bilmek..
Zorluklar karsısında,
Direnmesini....
Öfke anında düşünmesini...
Bütün bunlar olurken,
..
Öfke fındık kabuğunda,
eller taşın altında,
beklenen uzaklarda,
düşünceler kuş kanadında,
yüreğimiz ağzımızda,
yoksulluk soğuklarda...
Ya!
..
Hiddetlenip yakıp yıkma!
Değer mi dostum değer mi?
Zivanadan sakın çıkma!
Değer mi dostum değer mi?
Gider iken düzgün, düzgün
Gaflet basar gevşer dizgin
..
Bu gece öyle ağırım ki kendime; nefes almaya çalışmak bile işkence... Düşünmek istiyorum bir sevdanın kıyısında dolaşırken, az biraz da ağlamak. Ama oldum olası düşünürken ağlayamam ben ağlarken düşünemediğim gibi; ya da hiç bir şey düşünememek gibi...
İçinde bulunduğum durumu hangi sözcükler tanımlayabilir ki: Gülüyorum kendime, bu belki de bir durumsuzluk örneğidir; öfke doluyum, yalnızım, işsizim ve yorgunum... Zihnimin yorgunluğu altında eziliyor bedenim. Hayallerim, umutlarım, sevmelerim... İçimdeki çocuğa dair ne varsa büyütmek istediğim üşüyor azalıyor bu gece... Çok sevdiğim mavi bile renksizliğe teslim olmaya hazır. Odamdaki papatyaların kokusunu duyamıyorum, dilimde bir türkü ezgisini hatırlayamıyorum. Sevdiğim şairlerin o çok sevdiğim dizeleri yok belleğimde.
Sadece bir keman sesi duymak istiyorum uzaktan ve çok derinlerden gelen... Tınısı uçurum...
Bir omuz istiyorum sorgusuz, yargısız... Sevgilinin sıcak ellerini istiyorum sırtımda. Ve ruhumda... Ve tenimde... Aşk istiyorum...Aşık olmak istiyorum... Ve aşık bir kadın gibi sevişmek istiyorum...
..
Hergün geçtiğim ruhsuz yollar
Neşeme öfke saçan birikintiler
Hızıma gem vuran kasistler
Teybimde çalan slow müzik
Yanımda oturan güzel hatun
Kulaklarımda şuh kahkahalar
..
GÖZLERİMDE ÖFKE SÖZLERİM KURŞUN...
Gözlerimde öfke sözlerim kurşun,
Hiçbir şey söyleme pişman olursun,
Bırak beni kendi halinde dursun,
Bir kurşun atımı
..
Ağların ağlamaları ördüğü yalnızlık sarkacında sarılıyorum gidişlere. Yarlı yücelerde bağdaş kurup kanıtsız hatta anıtsız söylemlerinin gölgesine sığınmak çare olur mu? Sensizliğin hikayesini anlatacağım güneş tutulmasına.Sana tutuluşlarımı izleyecek karanlık düşler, bir gün yeniden gelmeler...Sevmenin ipsiz oyunlarda artık cambazların işi olmadığı bu aşk küresinde kırılgan nameler sunmasın hayat.
Öfkelerini tohum gibi ekmişsin yazılara,beni silmişsin uzun öykü kahramanlarında.Ben melankolinin yeni babası olmuşken yazın tarlasında,senin huzur çardağında başka gözbebeklerin ışıltısıyla mutlu olman gerekti.Yazdığın, her yazıda hüzünler,vedalar aşılı.
-Acep hani şu sildiğin,hani şu unuttuğun, hani umursamadığın asrın mecnunu benden kaynaklanmasın nemlican
Öfke öfke çiçeklerinden buket buket büyüttüm mahsul zamanı aşk çıktı gülüm.Sahte sevgilerin kanamış damarında kanamış, canımı verdiklerim.Yılgınlığın kırmızı şarabında seni içmişim ben değil özlemler, gelmeler, gitmeler sarhoş olmuş, Her fırtınada çadırımı toplamış,yüce yaylalarına gelmişim arılar gibi oğullanmışım gözleri nemli, yüreği demli bir geleceğin yeşilliğinde beklemişim seni.
Umutlarımı yeni doğan bebeklere vermişim, ağlayışlarına karışsın diye. Çığlıklarında mutlanmış, büyümeler sunsunlar diye huzurla beklemişim seni.
Mevsimler değişmiş,durmalar durulanmış, öğünmüşüm un gibi umut yolunda.Acılarımı yumaklara sarmış, sarmaş dolaş halimizin gölgesinde hep beklemişim nemlican.
Belemişim, yüreğindeki ahların dağ deviren tufanlarını.Esmişim,kırılmışım, küsmüşüm,uzak kalmışım,; ama bu yürek seni her duyguda unutamamış.. Sevdanın isimsiz tortularını biriktirmişim Fırat’ın,Dicle ile seviştiği Mezopotamya buluşmalarında.
..
Sinir oluyorum...
Kendisi mükemmel olmayıp,
Başkasında mükemmellik arayanlara...
Gıcık oluyorum...
Olduğu gibi görünmeyip,
Göründüğü gibi olmayanlara...
Nefret ediyorum...
..
Doğru olanları dokuz köy kovar,
Yalakçılar bunun sırtını ovar,
Dereyi görmeden paçayı sıvar,
Bir türlü bu iti gözüm tutmadı.
Şaşkın çoban adapta olmuş kavala,
İt ile girilmez aynı çuvala,
..
Ben sevda bilmez idim,sen sundun sevgini-
Bir hicâba mûptêlâ,neşve-gâh buldum leylimi-
Ben devâ bilmez idim,sen sundun meylimi-
Bu ne kahrı sefa,Ya Cêlâlû Ya Cêmâlû) :,
Bir hallacı berdar gördüm, neyledi mevkini-
Bir nigâha zâr-ı intifa',gümmân-ettin leylimi-
..
Yaşam
Öfke kusarken hayatımıza
Sığınacak kuytu ararız
Zamana savruk geçmişimizin
Toz bulutu kümeleri arasında
Her anı
..
Gözde hala ışık var,kalpden akseden ayna
Onlar yalan söylemez gözlerime baksana
Tahtım tarumar oldu,sana sitemkâr boyna
Matemlerim aşikâr sözlerime baksana
Estirip gürlüyorsun,dinle sesizliğimi
Aşka ram olmuşum ben,affet yüzsüzlüğümü
..
Beni bir ateş sarar
Eskilere dalınca
Bütün bedenim yanar
Eskilere dalınca
Rengim solar sararır
Duygularım kabarır
..
Beyazda umut ve masumiyet
Kırmızıda öfke ve aşk
Sarıda zenginlik ve bilgi
Morda ağrı, keder ve hüzün
Siyahta asalet ve azim
Mavide başarı ve mantık
Lacivertte zor kararlar
..
Bakar bir çocuk
gözbebeklerine dünyamızın
bin yıllık yoldan bakarcasına
kıskacıyla bin yıllık acıların
kirpikleri öfke yalımı
uzak bir umman gözleri,
Düşleri açlıkla pençeleşir
..