Tarihte çözülmeyen
bir bilmecesin,
şairlerde hece…
Yerle gök
arasında bir yerde
doğadaki her sır gibi
Görmezdi hiç kimse gözyaşlarımın hala bende olduğunu
Bilmezdi ayrılıkların bir demir kadar soğuk
Göç eden alaca kuşun yolu kadar uzak
Koskoca bir kaya gibi yüreğimde sürüklenen şey olduğunu
Sabah her gün o gara giren ekspres
Sıla bedenlerdeki ayrılığın izi
Gölgenin içinde bir boşluğum,
gölgenin bile izi var
bir yelerde
benim izim yok.
Şarabın bile mahzeni var,
yıllandıkça saklandığı.
Karanlığa gömülen gemi
Çıkınca aydınlığa her sabah
Bir martı
Arkadaş olmak için uçar
Geminin yalnız kaptanına
Usulca konar
Öfke fındık kabuğunda,
eller taşın altında,
beklenen uzaklarda,
düşünceler kuş kanadında,
yüreğimiz ağzımızda,
yoksulluk soğuklarda...
Bir bank deniz kenarında
iki kişi
tam ortada…
Şişeler ayrı olsa da
içtikleri aynı şarap.
Yağmur yağıyormuş,
Yağmur başlarken aldığım koku
renklerin habercisidir bana…
Bir kokudur her renkten,
yeşilden kırmızıdan,maviden…
Bir kristale çarpar her damla
ve kopmuş ışıktır günden…
Uzak olmayan
zamanlar...
Her şeyin
biran için öylece
durduğu anlar...
Sıkışıp kalır ya!
Sen mi koydun?
İçime,
Bu küçük çıngırağı,
Ki;
Seni görünce
Çınlıyor yüreğim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!