Aşk yükünü çektim ömrüm boyunca,
İki damla yaştan gayrı neyim var?
Gurbette kaldığım zaman boyunca,
Bir dikili taştan gayrı neyim var?
Gözlerimde tüter eski bir diyar,
Adı rüyalarda kaldı âşıklar...
Bir mendil saklarım, kokusu hâlâ yâr;
Solmuş bir gülden gayrı neyim var?
Çaylar akar, taşlar dinler türkümü,
Dökerim şu gamlı gönül özümü...
Yalvarırım artık, alın yükümü;
Acı dolu düşten gayrı neyim var?
Yollarına serdim gençlik çağını,
Her nefeste başa sardı yangını...
Bir ben bilirim, nasıl yaktığını;
Küllerimde senden gayrı neyim var?
Dost dediler; bir bir döndü el gibi,
Kader sardı beni kara yel gibi...
Gam vurdu, yüreğim paslı tel gibi;
Sızlayan bir kalpten gayrı neyim var?
Toprak alsın matem dolu yazgımı,
Rüzgâr sarsın hatıralı sevdamı...
Yârim duysun son nefeste yasımı;
Bir ah’lı sözden gayrı neyim var?
Gönül teli kırık, sesi yanıyor;
Her ezgide hasret sözü yanıyor...
Bir yıldızım var ki sönüp yanıyor;
Bir yanıkça dertten gayrı neyim var?
Halilî der: aşka duvar örülür,
Masum “cici kız” rolüne bürünür...
Bilse bile derdim ile gülüşür;
Bir kuru candan gayrı neyim var?
Halil Kumcu
Şiirden geriye kalan satırlar:
Aşk, insanın hem yükü hem yurdudur; sırtında taşır, içinde yanar.
Gözyaşı, gönlün diliyle yazılmış en eski mektuptur.
Her insanın bir “neyim var”ı vardır; biri sevda der, biri kader.
Her “ah”, bir ömrün özetidir; kimse duymasa da göğe çıkar.
18 Kasım 2025 / Salı / Bartın
Halil KumcuKayıt Tarihi : 18.11.2025 09:30:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!