Suların aktığınca sessiz sedasız
Sürecek bu inanç, sürecek bu hırs
Bu kavga,
Bu eylem,
Devran döndüren
Yeter ki durma hiç
Top tüfek ne yapar bana;
Süngü
Hançer
Bıçak,
Yağlı kurşun ne yapar...
Yalnızlığın kıyısında
Yavaş yavaş solmak gibi bir şey bu,
Kaya bülbüllerinin terennümünde
Akşamın suskunluğu, bir dağ evinde
Çağlayanların sesini dinlemek.
Karanlıktaydı yurdum
Deviniyordu
Zorbalığın ayakları altında.
Esirgenmedi bir gün
/ Sunuldu hattâ /
Bolca su, bolca ışık
Beni tutkun bırakan
Böyle yalnız, perişan
Ne geçip giden yıllar
Ne yitik umutlardı.
Kan-barut dövme gibi
Adı, Uğur
Büyük adı Mumcu'ydu.
Güneşin sıcak yüzü
Kalemin sivri ucuydu,
Kırdılar...
Ünlü bir yalıda denize karşı
Piyanonun tuşlarına değmişse elim
Yanıbaşımda sen dineliyorsan,
Bohem avizenin billûr ışığı
Taranmış saçlarımı parlatıyorsa
İçerisi sıcaksa, kar yağıyorsa
Bir gün olur duyarsan
/ ki ihtimal, duyarsın /
Buralardan gittiğimi,
Nerelerdeyim sorma
O uzak şehirde bulursun beni.
Mutluluğu görmek
Mutsuzluğu duymak için çıktım bugün
Dünya bahçelerine.
Her taraf ateş, duman
Her yanda feryat, figan
O gölün kıyısında
Flamingolar dinlerdi bizi,
Her akşamın aşk saatinde
El ele, diz dize
Ne zamanlar erir giderdi
Bitip tükenmeyen sohbetimizde.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!