Ey Amerika bir düşün
Ben neciyim neyim diye
Yok mu senin başka işin
Kahrolası savaş niye
Sen gaddarsın o bir asi
Şu özden yukarı girerken köye
Delikli Kaya'nın taşı kalmamış
Odalar yıkılmış onu geçtim de
Kimi hanelerin kaşı kalmamış
Evvel zaman ak çomarlar koşardı
Seymeni
Asma köprüler açarlar
Halkın sırtından geçerler
Bunlarda konar göçerler
Kime kalmış yalan dünya
Esen yeller dürtünce, homurtuyla uyandın
Milyon kulaç atarak, kapımıza dayandın
Dayılanırken böyle, seni kimler tepeler
Belki hırçın bulutlar belki yalçın tepeler
Memleketim;
bir yanı şen bir yanı gam
güllük-ölüstanlık vesselam! ..
geçmişine kanar,
ırzına geçilmiş barış ezgileri
Bu günü de yaslı gamlı yaşarken
Ağlar olduk bir kez gülemedik ki
Fırtınaydık dağı taşı aşarken
Gökler can verdi de ölemedik ki
Kırk şeytanla oturduk bir masaya
Her sevdanın bir müşkülü var derler
Türlü hayalleri kurduğu zaman
Kimileri mahçup, gizli severler
Bir yürek bedeni yorduğu zaman
Yaş yürür de bir gün hareket olur
Ak duvakla kanatlanıp uçarken
Sevgin ile gönüllere dol kızım
Bir yuvadan ötekine göçerken
Şen olsun ocağın mutlu ol kızım
Şu dünya bir sahne hayat perdedir
Dağınla, denizinle muhteşem bir esersin
Ata'mızdan emanet, mertler diyarı Mersin
Torosların heybeti, Yörüklerin otağı
Direniş var özünde, yiğitlerin yatağı
Meydanda, sokaklarda, kalleş düşman geziyor
Al bayrağa Mersinim damla damla sızıyor
Çağlayan ırmağın kolları gibi
Bana akarsınız Mert ile Ezgim
Bir gövdenin sanki dalları gibi
Kanımda kansınız Mert ile Ezgim
Canınız acısa ciğerim yanar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!