Safran sarısı, sarı ışık, rengi fânîliğe çalan münebbih, hiç böyle bakmamıştım sana. Kızıl kokularla, kızıl öfkelerle, lâl dinginliklerle, akik coşkunluklarla, mercan ümitlerle örülü hayatın kırmızısıymış... Senden öğrendim. Bekliyorken üşüşen hayallerle; “Daha çook var” diyorken; plânlar kuruyorken geleceğe dair; gülümsüyorken kar beyazı ve daha doymamışken hülyalara, yeşili getiriverdin hemen ardın sıra, bırakıverdin önümüze. Geçip gitmeye hazır mıydık hiç sormadın, hiç sormuyorsun sarı ışık. Anlık bir ömrün erbâbısın sen, ışımak ve sönmek arası. Ya ben, safran sarısı, ya ben... Dehrin akışı içerisinde öyle parlayışlar ve öyle yaşandı ki sayılacak gibi değildir bu. İyi-kötü,güzel-çirkin,büyük-küçük pek çok şey göründü ve kayboldu. Ve belki de kaldıysa bir “Bir hoş sedâ bâkî kaldı bu âlemde.”
safranla pişirilen pirinç pilavının hazin sonu.
İnci Aral'ın son kitabı.
Safran sarısı, sarı ışık, rengi fânîliğe çalan münebbih, hiç böyle bakmamıştım sana. Kızıl kokularla, kızıl öfkelerle, lâl dinginliklerle, akik coşkunluklarla, mercan ümitlerle örülü hayatın kırmızısıymış... Senden öğrendim. Bekliyorken üşüşen hayallerle; “Daha çook var” diyorken; plânlar kuruyorken geleceğe dair; gülümsüyorken kar beyazı ve daha doymamışken hülyalara, yeşili getiriverdin hemen ardın sıra, bırakıverdin önümüze. Geçip gitmeye hazır mıydık hiç sormadın, hiç sormuyorsun sarı ışık. Anlık bir ömrün erbâbısın sen, ışımak ve sönmek arası. Ya ben, safran sarısı, ya ben... Dehrin akışı içerisinde öyle parlayışlar ve öyle yaşandı ki sayılacak gibi değildir bu. İyi-kötü,güzel-çirkin,büyük-küçük pek çok şey göründü ve kayboldu. Ve belki de kaldıysa bir “Bir hoş sedâ bâkî kaldı bu âlemde.”
safran, sarı demek zaten diye biliyorum. safir, safra isimleri de bundan mütevellit.