Salih’ten, borcunu istedim bugün
“Valla arkadaşım, veremem! ” dedi
“Elde ne var ne yok, kaldı üç öğün
Sana yalan çıktım, veremem! ' dedi.
“Dedim; noldu gardaş, anlat bir hele? ”
“İlle de randevu! ” diye tutturdun
Habersiz, ansızın gelsem olmaz mı?
Beni dellendirdin, aklım fırttırdın
Kapını her gece, çalsam olmaz mı?
Sitem, cilve nazın, zor gelir bana
Köyün dağı taşı, iyidir senden
Kene gibi bindin, emdin kanımı
İmdatlar bekledim, gelen gidenden
Öldürmeden aldın, benim canımı.
Memleket sevdası, uzaktan uzak
Miraç’ın nuru’yla, bize ulaşan
Yâren; Hak dostuna, selâmlar olsun
Ref-ref Perdesi’yle, Hak’la buluşan
Eren Hak dostuna, selâmlar olsun.
Aydınlattı davet, kara geceyi
Rabb’ıma çok şükür, bu yaşa geldim
Hayattan, gereken dersleri aldım
Gün oldu ağladım, gün oldu güldüm
Dünyanın neşesi, zevkine doydum
Artık üzüntüye, noktayı koydum.
Kaç çeşit teklif var, koydum masaya
Yüzüme bakmadan, elinle ittin
Ölçerim dökerim, yetmez kısaya
Daha ben ölmeden, beni kaybettin.
Eziyet, işkence, canımı aldı
Selâm dostlar, selâm size
Vira- vira geliyorum
Kapanmayan yaraları
Sara- sara geliyorum.
Ezalara, cefalara
ATAM’IN HUZURUNDA…
Yine bir On Kasım’da
Saat dokuzu beş geçe
Acı sirenler eşliğinde
Yokluğunu yaşıyoruz…
(Darısı kimsenin başına...)
Bu kaçıncı kazma, kaçıncı kürek?
Köstebek yuvası oldu, mübarek.
Yüksek atlamaya, dayanmaz yürek
Adım başı çukur doldu, mübarek.
Kalemi zıpkınladım, cehaletin böğrüne
Bakarken kör olanı, zalimlerden sayarım
Hayatımı adadım, ben bu yurdun uğruna
Her elli yılda bir, kaçar benim ayarım
Vatana kast edenin, gözlerini oyarım.
Söz konusu edilen bir kadın olsaydı anlayan beri gelsin derdim. Valla hocam bu davranışlar bir erkekten zuhur edince dilim tutuldu.
Yüreğiniz dert görmesin efendim. Harika bir hece şiiri okuttunuz.