İnsan birisinden; ah, vah, demişse
Gereken dersleri, alması gerek
Dost bildiklerinden, kazık yemişse
Önünü, ardını, bilmesi gerek.
Herkes dert yanıyor, kendi halinden
Morun da ötesi, kızıl ışınlar
Girdi içimize, çıkmadı gardaş
Her yer; bora, tipi,bitmez kışınlar
Bizim dağlardan kar,kalkmadı gardaş.
Hep bizi mi bulur; kinler,garezler?
Tarifi imkânsız, dille anlatmak
Şeker, şerbet, balım diyesim geldi
Ne mümkün görünce, uykuya yatmak?
İşte benim halim, diyesim geldi.
Ağrıyan başımı, koydum masama
Hasretin dumanı, burnumda tüttü
Özledim dostlarım, özledim sizi
Umarım ayrılık, burada bitti
Özledim dostlarım, özledim sizi.
Önüme konsa da, et, ekmek, ciğer
Ufak suçlarımı, belki sakladım
Anlayış göster de, bilme olur mu?
Ne ihanet ettim, ne gül kokladım
Benim günahımı, alma olur mu?
Bu can muhabbeti, seninle tadar
Geçmişe özlemi, topladım bugün
Boynu kıldan ince, kullar nerede?
Davulla zurnayla, yapardım düğün
Devleti yöneten, dullar nerede?
Kimi görsem; para, pula, tapıyor
Çocuklar, gözümüz bizim
Yurdumun tek geleceği…
Gözleri var, üzüm üzüm
Sevgi, yalnız bileceği…
“Ağaç, yaş iken eğilir.”
Bir kerecik görmesem de
Yüzüne el sürmesem de
Saçlarını örmesem de
Aktı sana deli gönlüm.
İster yakın, ister ırak
Sanki herkes bana, almış da cephe
Aşkım dile düştü, anlatamadım
Duyar oldum artık, kendimden şüphe
Derdim ele düştü, anlatamadım.
Nerde ağıt varsa, söyledim doldum
“ Notalji III”
Toros Dağları’nın, uzak ardından
Çatlılar Köyü’nden, göçtüm de geldim
İnsan ayrılır ya, hani yurdundan
Sevdiğim çok şeyden, geçtim de geldim.
Söz konusu edilen bir kadın olsaydı anlayan beri gelsin derdim. Valla hocam bu davranışlar bir erkekten zuhur edince dilim tutuldu.
Yüreğiniz dert görmesin efendim. Harika bir hece şiiri okuttunuz.