Ne Anlatmalı Şiiri - Kasım Kobakçı

Şimdilerde ne anlatmalı,
Düşündüm de,
Siz batılı,
Olamazsınız,
Siz oldum diyene dek,
Onlar buralı olurdu çoktan,
Bakın bakalım, kimde var,
Her olguda,
Zurna ve zilli tef,
Her alanda,
Her biçim harmanlamada,
Kaşık ve halay çekme,
Herkesin içinde,
Ona buna,
Hiddetlenip hakaret,
Dağa tırmanma ve hatta,
Gürültü koparma,
Malzeme alma, harcanma,
Kutlama hariç,
Yahu, nerede var ki,
Evde, mahallede, mahalde,
Şölen, eğlence,
Piyangolu iki çekiliş,
Renkli süslü saçları,
Yirmi yaş üstü gibi,
Coşan haller,
Neşeli heyecanlı,
Yaşlı amcalar,
Nerede, her mevzuya, her duyguya
Şarkı söyleyen,
Boş verin siz,
Yönetimlerinin,
Önceliklerinin,
Çarpık, çurpuk,
Olmasına.
Zaten, o bir sebep,
Eğlencede, her durumda,
Kulak asmaz.
O dayanışmacıdır.
Ablacı, abici,
Hoşgörülü veli,
Baba, anne de,
Müsamaha gösterir,
Görmezden gelir,
Hani böyle,
Eşitlik,
Canlı hakları,
İnsan sevgisi,
Kardeşliği,
Değişim özgürlüğü,
Şölen bayram,
Anne, baba, dede, nine,
Yenge, teyze, hala,
Aynı evde, ayrı heves.
Her yer güneş, her yer deniz,
Ya be yavrularım, demez misiniz.
Ha bu haz, hangi,
Millete özgüdür,
Vur davula,
Çal zurnayı,
Hangi dilde vardır,
Bir ben,
Benden içeri.
A be, benim canım dostlarım,
Kimin tüm millet, zevk ve eğlence,
Sembolü çalgıcısı var,
Ve hangi memlekette.
Roman başı,
Laz paşa,
Arnavut başbuğ,
Siyahî sultan,
Ermeni derya,
Rum derebeyliği,
Canan ceyline,
Ceylan ceyline,
Mevla Mevlana'ya,
Can canana,
Devlet başa,
Kuzgun leşe.
Nerde bir,
İt ürür,
Kervan yürür,
Hala enginde, yavaş yavaş.
Huzuru,
Nerde ademin cenneti.
Edeni nerde,
Nuh'un gemisine,
Vadedilmiş Yahudileri,
Nerde heykeli, lahiti,
İskender'in, Rüstem'in,
Tacı Sezar'ın,
Tapınağı Adriyanın
Selimiye'si, Divriği,
Gülü, lalesi,
Şarkısı, raksı.
Mührü Muhammedîn,
Binli tapınağı bilgeliğin,
Bak ki bir sen varsın,
Nerde, Süleyman kasidelerinin,
Dibinde okunduğu,
O kutsal kabenin,
Sütunları.
Sende değil midir,
Zorlanan dünyanın,
Yedi harikası, efsanesi,
Toprağından fışkırır,
Daha nicesi,
Coşturur da kopar,
Gelir alimleri, kahinleri
Sen değil misin bu,
Düşün ki üç derya,
Sana sırt vermiş,
Dağlar muhafaza,
Üç kıta saha,
Kocaman azgın kar,
Nehirleri,
Şimalden, cenuba,
Şarktan, garba erir
Acemi, arabı, Çerkez'i,
Habeşi, süryanisi,
Yezidi'si, zerduştu
Frenk'i, Levanten'i,
Horhoru, musevisi,
Bin çiçek, bin renk,
Süsler giyer,
Halay çeker,
Eşhedü la ilahe,
İllallah derler de,
Daha daha, niceleri vardır.
Bilmezsin ki, bir bilsen
Değil tüm Avrupa, tüm dünya,
Ta ki kainat,
Seninle olmak,
Sende kalmak
Sen olmak,
İçin, yahu yahu,
Yollara düşecekler.
Sen değil misin,
Özlenen sıla,
Batının güneşini,
Ona seher seher,
Bir kıtadan, bir diğerine,
Nice dolunaylarla süsleyerek,
Denizleri ayırarak,
Volga vadilerinden beslenmiş,
Leylekleri balıklarla,
Süsleyerek badem çiçekleriyle,
Fıstıklama, kuyumlama,
Süslenmen bir efsane,
Ki nice, kralları, şahları,
Kraliçe prensesleri,
Felyesofları bilgeleri,
Seyre daldığı,
Temaşa eylediği,
O bin yıllık, ana sultan,
Değil misin bre gülüm.
E be kardeşlerim,
Meğer biz, neymişiz ney
Ki ses ruhtur,
Yahut yahudur,
Yakut'a taptuktur.
İsa'dan daha asil bitap,
Yunustan cenap,
Dede korkut,
Nedim fuzuli,
Lokman Farabi,
İmişiz meğer,
Bir sonraki defa,
Vakit olur,
Gidersem eğer,
Milli kütüphaneye,
Sen de,
Bizi diyen kitap,
Var mıdır acep.
Bakarım bi dem,
Gidersem eğer,
Marco meydanına,
Yeşiller sarılar,
At dibinde telaş,
Ederler mi hayret,
Ederler mi hala,
Yoksa biz onlar,
Görmesin diye mi.
Taşlanmasınlar diye mi,
Mutluluğumuzu,
Hep kendimizi,
İçimize kapatmışız,
Gizlemişiz sırlamışız,
Sanki kötü bir şeyler,
Yapıyormuşçasına,
Paylaşmamacasına.
Hah şuraya bak,
Kaç Tarkan,
Tarın kaç ki
Yon yar kadri,
Fırsat bu fırsat.
Daha miskinler,
Tozlu kitaplarının,
Viran tapınaklarının,
Kocamış ilahlarının,
Avare berduşlarının,
İbrâhimlerinin,
Hıdır elyeslerinin,
Sarhoşluğunda.
Daha çok Avrupa,
Avrupa urum eli diye,
İddia ederken heyhat,
Kaç koçum kaç,
Amma ve lakin,
Unutma emi,
Ata yadigarıdır,
Sen bir imparatorluk,
Çocuğusun,
Maykıllaşma,
Bilesin,
Ki yahu,
De yahu,
Bi hu,
Bi hamle,
Besin,
Dir alime,
Ley ley ley,
Oy oy oy,
Of,
Ulan,
Of,
Beklerem,
Gayrı.