Nadasa bırakılmış toprak gibiyiz

İlyas Kaplan
1363

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Nadasa bırakılmış toprak gibiyiz

millet kendi halinde kendi derdinde
kimi iki doz aşı
kimi üç
iki sinovac bir biontech

kimide kafasına göre
aşının sakıncalarını sıralıyor
kimi de klasik söylem içinde
bana bir şey olmaz

istediğimiz tek şey pandeminin korku tünelinden
bir an önce çıkmak
yoksa yok olup gideceğiz tek tek
kitleler halinde bazen
sistemlerimiz tarumar olacak

toplumlar geriye gitmek üzere kodlanmış
sömürü üzere kurulmuş düzen
paraları cukka ederken baronlar
insanlığın kadim kültürünü yok ediyorlar
avuçları içinde limon gibi sıkıp posasını çıkartıyorlar

sorosların işgalindeyiz bugün
iktidarları sokakta yenecekler
devletleri ayak oyunları ile değiştirecekler
asıl masal bu
birazcık mecalimiz varsa
iki kelime de olsa bunu konuşmalıyız

dünya covid-19 küresel salgınıyla perişan durumda
hemen her ülkede korku
şaşkınlık ve çaresizlik
insanlar ölüyor
din, dil, ırk, cinsiyet
sosyoekonomik statü ayırt etmeden

savaşlar, istilalar ve zorunlu göçler
ve Covid-19
bir imtihan
bir ilahi ceza
bir ilahi ihtar/uyarı
Allah yokmuş gibi yaşayan
vahşi kapitalizm

sekülerleşmenin neticesi
covid-19
insanların yaşam biçimini değiştirdi
alışkanlıklarını, düşünme şekillerini
dini hayatlarını altüst etti
zorunlu karantinada yaşıyoruz
yoğun bakımda yatanlar almış başını gidiyor

bir ruhsal bunalım hali
herkes kendi iç dünyasında
bir sorgulamaya tabi
iyi-kötü, güçlü-zayıf, olumlu-olumsuz yönlerini keşfetmeye çalışıyor

biz nerde yanlış yaptık ?
ruhun en iç katmanlarına kadar iniyoruz
tv kanalları karşımızda
bir yandan ruh dünyamızı altüst eden
dehşet görüntüler
bir yandan niçin sorusuna cevap arayan zihnimiz

sizi Allah’a şikayet edeceğim diyen suriyeli çocuk
afrikalı aç insanların ahı
zulüm altında inleyenler
ölümler, sürgünler ve göçler
insanlığın günah deryasında yüzdüğü bir çağ

Allah işlenen günahı unutanlara hatırlatıyor
“her nefis ölümü tadacaktır”
küçücük bir virüs karşısında yaşadığımız çaresizlik
şımaran insanlığa koronavirüsten açık bir mesaj
hiçbiriniz tanrı değilsiniz
aczinizi ve haddinizi bilin

korku, dehşet ve panik oluşturuyor
covid-19
zihnimiz yasaklanan ölümden
ürküten ölüme doğru evrilmeye başlamış
hastaların yaşadıkları acı
boğulma hissi
hastaların nefessiz kalıp çırpınarak ölümü
dehşet ve panik duygusu
çok farklı şekillerde tezahür ediyor

kendimize çekidüzen verme vakitlerindeyiz
zihin konforumuz bozuluyor
dijital prangalara vuruluyoruz
zaman denen nehrin içinde
bir sandaldayız
nehir akıyor
sağa sola kıvrılıyoruz

süzüle süzüle gelen zaman
pastoral bir tablo gibi pencerelerde donmuş
pencerede bir hayat başlamış
sabah güneşinin doğuşunu
öğlenin parlaklığını
akşam güneşinin kırılarak
odaya yansıyan huzmelerini seyrediyoruz

yine sonbahar
yine dallar yaprak döküyor
yine çayırlar sararıp soluyor
kuşlar kasım repertuvarını sergiliyor
insanlar evlerinde
elem veren bir şenlik yaşıyor

her şerde bir hayır
her hayırda bir şer
her şey bitmeye yazgılı
her şey yeniden başlamaya odaklı
iki nokta arasında geçen zamandan mesulüz sadece
çok hızlı akıyoruz
ye, iç, tüket
sonra durma sakın, yeniden başla

şimdi evlerimizdeyiz
hayat ve hayal sahnesinden çekilmiş
seyirci yok alkış yok
telefon ve televizyondan evimize akan bir alkış sesi
olağanüstü bir zaman akışı içindeyiz

yürümek, güneşli bir günde
cıvıldayan kuşlarla aşık atarak gökyüzüne bakmak
selam vermek gülümseyen herkese
korkmadan sarılmak sevdiklerine
ne kadar güzelmiş
mutlu olmak ne kadar kolaymış meğer

farklı bir tedrisattan geçiyoruz
günahlı bir gölgenin serinliğindeyiz
dön ve sorgula kendini
senin evin neresi?
ev ne demek senin için?
peki, insan neden ölür?
ölecekse ne zaman öleceksin ?

insanı her şeyden önce umutsuzluk öldürür
hayatın ve ölümün neden var olduğunu bilenler
evin neresi olduğunu da iyi bilir
evine dönmek
kalbine, kendine dönmektir aslında
nerede ses verip nerede susacağını bilmektir

yine vuslat zamanı
gece ve gündüzün deveranını
seyretmeliyiz sonsuz maviyi
sessizliğin de bir sesi olduğunu anlamalıyız
onu duymak için
kendimize dönmeliyiz

nefes almanın kıymeti ile yeniden başlamalıyız hayata
bahar gününe ulaşıncaya kadar
nadasa bırakılmış toprak gibi dinlenmeliyiz
bir musibet ama bela değil pandemi
bin nasihatten evla
ancak bir musibet olabilir

erkendir her ölüm
o vakit kısacık ömrümüzde
bize uzanan bu ilahi dokunuşu hissedelim
acılar ölümler ayrılıklar var
biz şüphesiz Allah’a aidiz
ve şüphesiz O’na döneceğiz

abdest al
sonra namaza dur
ağlamaya başla
yanakların ıslanıncaya kadar ağla
sonra secdeye var
secdede yer ıslanıncaya kadar ağla
sabah ezanını okununcaya kadar

dünya dönmeye devam ediyor
ömür ileri doğru hızla akıyor
iliklerimizde hissedene kadar seyredelim sonsuz maviyi
covid-19 virüsü duygusallığında

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 21.11.2021 12:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan