Giden hüznümün çay bardağını ben kırdım!!!
Kanıma girdiğinde gerçek
Bir yudumda hatırlamak için sevgiyi
Herkes bir damla rüyadayken
Düşler ülkesinden geldim hadi kalk!!
Ben istemem öyle
Demden vazgeçmiş bir çaydanlık
Suyu sevmeyen sürahi.
Birbirine galip değil kaderin birleştirdikleri.
Birde iki, ikide bir olmuşlar
Rakı şişesindeki balık una bulanmış
Hoş geldin sevgilim
Bak nasılda gidiyor son bahar
Bu Kasımpatılar senin için
İki dişi kırık sincap
Bir fahişenin kollarında
Açım;
doğranmış ruhlar kaynatıyorum akşam yemeğine
ve hiçbir yerde satılmıyor ruha katılan tuzlar.
üşüyorum;
yandığında ısıtmıyor bekletilmiş anılar.
yolcuyum;
hayır itilaf etmiyorum
kes artık şu laf oyunlarını
çek hortumunu belimden
böyle nasıl bir poz olurdu çok merak ediyorum
kırnap sakallarımın içinde ellerim
İncir ağacı,
senden düştüğümden beri
kafam çok karışık,
yapraklarında yüzüyorum,
durmadan kaşınıyor rüyalarım,
senden düştüğümden beri
hakikat budur
karşısında sen gafîl ben gafîl,
sallanadursun damların üzerinde
bembeyaz kalbinin kalbimi kırdığı bayraklar.
yorgunluğumu alsaydım bari ayak ucunda
ruha kasvet veren o ıssız dakikalarda.
Doğru değil sana yalanlardan bir dünya kurduğum,
İncinirsin diye söylemedim.
Su tatlı, deniz mavi dedim.
Vallahi ben yapmadım.
Güneş tuz eklemiş
Gökyüzü kendi renginden vermiş.
Anne, sana kim dedi ızdırap doğurmanı
Soğuktan ve yalnızlıktan yok mu kurtuluş
Esrarlı dehşetini kalbine döken
Ben, et ve kemik yığını hantal bir vücut.
Ecelin kucağında eriyen çocukluğum
O bulunmaz hazine,
gördüm, bu göz bebeklerinin kokusu.
benliğimi elimden aldı,
dokunma duyumun son tutkusu,
evet itiraf ediyorum:
çok merak ediyorum
benliğin bana dönmeden önce,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!