Çıkıp seyran eyledim İstanbul sokaklarını
Güzellikler gördüm; neşe dolu, kıvanç dolu
Dans ediyordu genç hanımlar beyler
Şarkıya eşlik ediyorlardı yaşlısı genciyle
Tatlı gülücükler akıyordu yüzlerinden.
Bekler seferini iskelede bir yolcu
Balıkçı teknesi etrafında pervane
Canhıraş çığlık çığlığa martılar
Damakta kalan tat acı kahve
Hoş sedası.
Memleketim emekçisi
İşçilerimin alın teri
Iskalanıyorken zaman
kıskıvrak ellerinde kelepçesi
Atılıyor torbaya topyekun
Sıkı sıkıya...
Kurulmuş tahtına ilayı gördüm
Bal petek sözleri ne gelir elden
Eş midir berceste imlayı ördüm
Ser çeşme gözleri dökülür selden
Çekmiş sürmesini hilal ay mıdır?
Geçit verdik aşka zaman avare
Güzellik tanrıçam güze ne çare
Ömür dedik sürdük astık duvara
Çivide ki resme göze ne çare
Ey derinli hüzün kaderinden ak
Faydasız pişmanlık yıldızsız gece
Boşalt günahların alevinden yak
Göklere sergilen dumanlı hece
Yârden ne bir haber ne de bir turna
Güneş batmış erken ne de yıldız var
Sevincim dolunay umudum kırma
Gönlüme doğacak düşümde iz var
Bülbülüm bağına şakır sözleri
Yol boyunca sisli bulvarlarını aşarak
Yolcusuyum dünyanın bilinmezliklerine
Kaldırımlar sessizliğini fısıldayarak
Gidiyorum bilinmeyen sensizliklerine
Bir müzik çal isteğim tınısı eskilerden
İlk aşkınız nedir diye soranlar
Uzaya pergelle sevdam çizdiğim
Tebeşir tozuyla beyin karanlar
Tek emriydi oku, andım yazdığım.
Uzanır göklerine meftun gözlerin…
alev açar yıldızların seyri ne hoş
saçılır tohumlar büyür gece katranında doğum sancısı
giyinmiş sabahlığını tutmuş aşısı
ey ay parçası karanlıkların ecesi!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!