Mürsel Münevveroğlu Şiirleri - Şair Mürs ...

0

TAKİPÇİ

Mürsel Münevveroğlu

Yine insan, yine insan, yine insan...
Yazmakla, serüveni bitmeyen; yaratılmış en mükemmel ve zayıf, en zarif ve en kaba, en yüce ve en aşağılık, en bilgili ve en cahil, en-en... EN’leri ve zıtlıkları saymakla bir türlü bitmeyen varlık! .. İNSAN.
İnsan; biraz da, kendisini tanıyıp, anlayabilse! .. AH! BİRAZCIK, ANLAYABİLSE! Her geçen gün, bir çok yere, bir çok defa gider ve GELİR de.. bir gün olsun ve sadece bir defacık da, kendine GELEBİLSE! ..

A H Ş U İ N S A N

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

A K I L. İnsan yaratılmış olmasından sonra, dinden dahi önce gelerek, kendisine verilen en büyük lütûf ve ihsan’dır. Çümkü, aklı olmayanın dini de yoktur. Aklı; kimi başında taşır, kimisinde yoktur ve boşu boşuna uğraşır.. Akıl da, bu işe çok şaşar ve pusulası karışır...
Sonunda ise; zıvanadan çıkar ve aklın da, aklı karışır. Kimisin de ise; akıl bir deryadır, “okyanus aşar! ” kimisinde ise, bir damladır ve düştüğü yer dahi, bu damlaya şaşar. En kötüsünü ise; o, hep var olduğu halde, onu pek bilmeyen ve kullanmayan ahmaklar yaşar….
Siz. Evet; ya, siz! Aklınızı rantabl olarak kullanabiliyor musunuz? ..
Elinizde olmayan maddiyat için, gece gündüz çabalarsınız.. Ya! . Akıl gibi; kazanmakla “ELDE EDİLEMEYECEK” ve bedava verilmiş bir hazineyi, yeterince değerlendirebiliyor musunuz?
Ya, da! Siz: Zeki misiniz, yoksa akıllı mısınız? Zeki ile akıllının farkını anlatan, “Hadis-i şerifi” bilir misiniz?
İsterseniz, bir daha düşünün ve aşağıdaki şiiri okuduktan sonra, kararınızı verin...

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

Yaratılış, varlığın (mahlûkun) var olması (yaratılması) nın ilk ve en büyük kanunudur. Yaratılıştan sonra ikinci ve en büyük kanun, akıl ve aklın fonksiyonları (mantık, his, duygu, düşünce..) ile bilinç dediğimiz bu aklı mümkün mertebe en rantabl şekilde kullanmaktır.
Din, iman, inanç, sosyal ve beşeri ihtiyaçlar.. hepsi aklın varlığından sonra gelir. Çünkü aklı olmayan; dinden de, cezai ehliyetten de, hatta sosyal davranışlardan da.. sorumlu değildir.
Yani özetle akıl, fizik alem ile metafizik alemi birbirlerine bağlayan ve bu iki alemin kurallarını ile beraber kendini de inceleyen, araştıran, hipotezler ileri sürüp, hükümler çıkaran.. Allah'ın çeşitli mahlûkatına çeşitli derecelde sunduğu, en büyük lütüf, nimet ve ganimettir...
Bu gün de, aklın varyantları içinde biraz dolaşıp, varyasyonlarını aşağıdaki şiir ile dile getirmeğe çalışıp, şiir zevkinize sundum.
Siz de benim ile aklın varyantlarındaki bu gezintisine iştirak eder misiniz? Her şey aklınıza ve gönlünüze göre olsun.
Selâm ve dua ile...

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

YOK'luktan VARLIK (kul) yaratmak, yalnızca Allah-ü Teâlâ'ya mahsûstur. O, dilerse dilediği gibi yaratır. Dilerse, dilediği kadar yaşatır. Dilerse, dilediği anda da yok eder... Ancak bazı sıfatlarını, Yarattığı çeşitli KUL'larında sembolik olarak lütûf ve ihsân etmiştir. Bunlardan birisi de, (dolaylı olarak da olsa) varlıkların soylarının devamını kendilerinden sürmesini dilemiş ve her canlı varlığı, pozitif "ERKEK ve negatif DİŞİ olarak kendi soylarından yaratılmasını o varlıklar üstünden (yine Kendi koyduğu kanunları ile) sürdürmüştür. Böylece dolaylı olarak canlı varlıkların devamını, o varlık çeşidinin dişisi ile gerçekleştirmiştir. İşte bu kurala uygun olarak insan soyunu da, dişisi olan KADIN'dan ve dolaylı bir şekilde yaratılmasını lütfetmiştir. Haşa, kadın doğrudan yaratamaz. Yaratılış kanunlarına ve yine kader-i ilâhi'ye uygun olarak doğurarak soyun çoğalıp devamını sağlar. İşte bu doğurma olayı, kadını erkekten daha üstün, daha kutsal ve daha özel olarak müstesna bir varlık kılar. Ne mutlu, kadın olarak yaratılıp, ANNE'lik sıfatını taşıyabilenlere! .. Ne mutlu bu sıfatı, layıkı ile idrak edenlere...

A N N E L İ K V E S I R L A R I

surprizsite.com * SON ŞİİRLER * ŞİİR NO: 79 * 07-05-2015

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

İsteseniz de, istemeseniz de; ‘Yaratılışımızın mayası’ olan “İLÂHİ AŞK”ı, kimi erkenden farkeder.. onunla ihya olur ve onda şifâ bulur; kimi, biraz geç farkeder..bu aşk’a kavuşunca, sevinçden deliye döner ve o’nsuz geçen zamanlarına kahrolur.. kimileri ise; bu lütuf ve ihsanı, hiç faketmeden yaşar ve ölür de.. buna, yalnız; onda bulunan ruhundaki ilâhi aşk, isyan eder.. mahvolur ve de kahrolur… Ya siz! .. Ey! Allah’ın sevgisinden yarattığı, “çok-çok özel ve güzel varlık! ..” Kul’luk gibi, eşsiz bir derecenin sahibi olarak yaratılan, sen: Ya, sen! .. Yukarıdaki üç guruptan hangisindensin? .. Bir gün olsun, düşündün mü?
İlâhi aşkı, sevgiyi bulup; onunla tanıştın mı? Ya, Onunla; hiç yanıp, tutuşup, kavruldun mu? . İşte; size ilâhi bir aşk yorumu! ..

A Ş K! .. AŞK! .. AŞK! ..


Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

Her insanın bir takım istekleri ve hiçbir zaman da gerçekleşmeyecek düşleri vardır. Fakat; yine de bu, “ istek ve düşlerini düşündükçe.. gah sevinir, gah üzülür..” lâkin, hayal aleminde gezinerek; bazan da, metefizik alemde yol alır... Boyutlar arasında
tur atarak, farklı dünyaların farkına varır. Kendi dünyasını da, bu seferler sırasında keşfederek; BEN’liğinin derinlikerine doğru yelken açar...
İçinde saklı bulunan asıl kendisi ile karşılaşır, konuşur, görüşür.. böyle kişiler, artık tekâmül basamaklarını çıkmaya başlamıştır. Gerisi; bir çorap söküğü gibi, kendi kendine gelir.. yeter ki; o, “İLK ADIMI” bir atabilsin. ben’lik basamağından sıyrılma kontağının anahtarıını bir çevirebilsin! ..
Haydi; aşağıdaki şiir ile beraber, siz de benim ile bir “İLK ADIM” atmaya var mısın? İçinizdeki kendinizle tanışmak, karşılıklı görüşmek ve ortak bir noktada buluşmak.. için. Haydi, daha ne bekliyor sunuz? ..
B E N ’ D E K İ B E N

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

ŞİİR NO:194 14-02-2010

Testinizde ne var ise; dışarıya da, o sızar,
Okuma yazmamış cahil, nedense; her şeye kızar...

Kocaman sıralı dağlar, hep tepelerden oluşur,

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

İnsanın kirlettiği yeryüzünü ışıkla yıkamak, nur’la yoğurmak.. için, birçok; mürseller, veliler, asfiyalar, ebdaller, mukarrabinler, alimler, sıddıklar, şahidler ve şehidler.. gelmiş; Şeytan’dan, Şeytan’nın çocuklarından, cinlerden ve şeytanlaşmış insanlardan.. kör nefsimizi korumak, hatalarımızı düzeltmek, kelimenin tam anlamıyla, YARATAN’a KUL, Resulullah’a da ümmet, nefsine amir, kendi dışımızdaki diğer yaratılmış cümle mahlûkata sevgi vererek, karşılıklı ilişkide bulunmak.. üzere, bu güne kadar birçok nurani şahsiyet teşrif etmiştir. Şimdi bu nur zevatın, günümüzdeki en güncel olan sonuncusu ise, 1400 yıllık sürenin son ve en büyük olanı; kendisinden sonra gelecek ve kendisinden de daha büyük hatta, peygamberlerden sonra en büyük olanın yolunu hazırlamak, almış olduğu EMANET’i de; O’na en güzel surette olgunlaştırıp, en mükemmel bir biçimde teslim etmek için.. insanüstü bir çaba ile gayret gösterip, bir “BÜYÜK GÖREV”i ifa etmenin endişe ve telaşıyla yazılmış bir “Xêlâk asrını; bir ümit, bir hizmet ve bir sevgi asrına çeviren başarılmış bir destanın son sayfalarını yazmaktadır.”
İnsanların yaptıkları en büyük hatalardan biri de, elindeki değerleri; bir şekilde elinde çıktıkdan sonra, ah-vah’larla farkedip, üzülmesi ve kahrolmasıdır.
Ben aşağıdaki şiir ile sizlere “sonradan üzülüp, kahrolmamanız, ah çekip inlememeniz..” için, birtakım ipuçları sundum. Bu bilmeceyi çözüp- çözememeniz, size olan manevi nasiple yakından alâkalı olup; çözemezseniz veya çözüp tam anlayamazsanız da, üzülmeyin. Çünkü her şey, bir kader ve bir nasip mes’elesidir. Vesselâm! ...

BİR PİR-NUR’UN ARDINDAN

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

İlk isyan ve ilk suçundan dolayı, ilk baş eğme fiili; ilk insan Hazreti Adem babamız ve Hazreti Havva Anamız tarafından, ilk defa Cennet'te yaşandıktan sonra, her ikisinin de Dünya'ya indirilmelerinden sonra, soyları ve çocukları tarafından da devam etmiş ve günümüze kadar da hız kesmeden gelmiştir.
Nefislerine, Şeytan'a, Şeytan'ın çocuklarına, cinlerin ve şeytanlaşmış insanların iğvalarına maruz kalıp kendilerine gadr ve zulmeden insanların içinde hatalarını farkeden küçük bir kısmı, yaptıkları hataların ve işledikleri günahlarının farkına varmaları ile "TÖVBE"ye yönelmeleri sırasında; bir taraftan kalpleri ile nedametlerini dile getirirken, diğer taraftan da dimdik duran BAŞ'ları da bu tövbelere iştirak ederek utancından dolayı ÖNE DOĞRU EĞİLİR...
Bu eğilme; ilgili kişiyi (kulu) kendine gelmesine, Şeytan'dan, Şeytan'ın çocuklarıdan, cinlerin ve şeytanlaşmış insanların iğvalarından uzaklaştırıp.. uzaklaşmış olduğu Rabb'ne döndürür. Kul, Rabb'ının emir dairesine; Rabb'i ise kulunun farkındalığının ilk basamağına kavuşur.
Artık kulun tekâmülü başlamış, gökler ötesinin merdiveninin basamaklarını çıkmaya, ilk adımlarını atmaya..başlamş olur. Bu ilâhi merdiveni bularak, ilk basamağına tutunanlara ne mutlu! ..
Allah (c.c.) için eğilen bir baş, artık varlık ve yaratılış sırrını, mahlûkatı ve mevcûdatı.. ve de bunların SAHİBİ'ni, anlamağa, çözmeğe ve kavramaya başlar.
Soru: Ya, sizin başınız ne alemde? Dik mi, yoksa öne doğru eğik mi? ..

Devamını Oku
Mürsel Münevveroğlu

İslâm şeriati içinde, bir çok kutsal günler vardır. Bayramlar da, bunlardan biridir. Muhammedi’lerde ve de Türk’ler de ise; bayramın yalnız adı değil, kutlanışı bile, diğer din ve milletlerin bayramlarından çok farklı, çok daha edepli ve çok daha vakârlıdır.
Bilhassa; BAYRAMI bir gün önceden karşılamak için bile, ayrı bir heyacan ve ruhen arınmanın zirveleri yaşanır! .. Bayramın gecesi ise; tam bir metafizik gerilim terennüm edilir ve ilave ibadetler, hayır ve hasenetler yapılır, en mühimi de uyku uyumadan sabahlanmaya çalışılır...
Şafak vakti; metafizik gerilim zirve yapar ve apayrı duygular yaşanır, apayrı ruhani zevkler Arş’a yelken açar! ..(ekbette ki; bunu kalbiyle, vicdanıyla, aklıyla ve mantığıyla, gönlü ve duygularıyle.. yaşayanlar için.)
Sabah namazından sonra ise; diğer günlerden ayrı bir sabah, her yönü ile kendini hissetirir. Bu; tam tarif edilemeyen ve algısı, terennümü, yaşayışı.. çok farklı, metafizik gerilimi yüksek bir sabah’tır. “BAYRAM günlerindeki, o “BAYRAMA ÇOK ÖZEL SABAH’ların! ..”
Hiç unutulmaz, “bayram günlerine rastlayan bu mübarek sabahlar! .. ” Her sabah’tan, çok farklı bir sabahtır; şu bayram günlerindeki sabahlar! .. Ve bir de; yılbaşı gecesi ile çakışan, “BAYRAM’daki O, SABAH” var ya! .. O sabah! .. İşte, insanı ah-vah ettiren o sabah! .. O, belki bir ömür boyunca; ancak, bir defacık yaşanan o sabah! ...
İşte, o yılbaşı gecesinin sabahı! .. Bilene, ne büyük bir yol ayrımını.. ve ne büyük bir seçimdi, O, BAYRAM’daki SABAH.. Beni, defalarca bütün zerrelerice; ahhhh ettiren, o sabah!

Devamını Oku