Çocuk Hakları Sözleşmesi Günü
Sayın Başkan, Sayın İl Genel Meclisimizin Değerli Üyeleri ve Saygın Yöneticileri, 20 Kasım gününün “Çocuk Hakları Sözleşmesi Günü” olması münasebetiyle, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan hepinize saygılarımı sunarım.
20 Kasım 1989 tarihinde, Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği “Çocuk Hakları Sözleşmesi”ni ülkemiz de 1995 yılında, bazı maddelerine çekince koyarak kabul etmiştir. Bu sözleşme çekinceleriyle birlikte kabul edilmesine rağmen, çocuk haklarının sağlıklı ve sürekli bir biçimde izlenmediğini ifade etmek istiyorum. Kesin sonuçların bilinmemesine rağmen, ülkemizde iki yüz binin üstünde kimsesiz ve yardıma muhtaç çocuk olup, bunlardan bir kısmı da sokaklarda yaşamaktadır. Bu durumların haricinde, çeşitli illerimizde devam eden anarşi nedeniyle, yine mağdur edilen çocuklar olmaktadır. Gelişen dünyamızın, çarpık yaşam koşulları içinde var olan düzensizlikten en çok çocuklar zarar görmektedir. Dünya insanlık tarihine baktığımda, “İkinci Dünya Savaşı” yılarından başlayan bir durum değerlendirmesi yaptım. Bu değerlendirmeye göre, kısaca birkaç örnek vermem gerekirse, ABD. nin, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombasıyla, binlerce çocuğun öldüğü bilinmektir. Bunun haricinde Irak’ta, Halepçe’ye atılan gaz bombalarından da en çok zarar gören çocuklar olmuştur. Bugün ABD’nin. İşkâl ettiği Irak’ta yine en çok zarar gören çocuklardır. Bakın, Filistin’e, Afganistan’a, Gürcistan’a ve buralarda meydana gelen olaylar sonucunda, yine en çok zarar gören çocuklardır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, birde çocukların eline taş ve silah vererek, onların gelecekleri karartılmaktadır. Bütün bunlarla birlikte, birçok çocuk kötü muamele ve ahlaksız davranışlara maruz kalmaktadırlar.
Sayın Başkan,
Sayın İl Genel Meclisi Üyeleri, Değerli yöneticiler.
1 Eylül Dünya barış Günü nedeniyle, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak maksadıyla, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, hepinize saygı ve şükranlarımı sunarım.
Sayın Başkan, Değerli Üyeler,
Hepinizin bildiği gibi, 1 Eylül 1939 tarihinde başlayan ikinci dünya savaşı 1945 yılında sona erdiğinde, arkasında elli iki milyon ölü, 110 milyon sakat ve yaralı, hatta acı çeken, gözyaşı döken insanlarla birlikte, yakılmış yıkılmış, viran olmuş, harabeye dönmüş köy ve şehirler bıraktı.
İnsanlık tarihinin bu acımasız emperyalist savaşı,1945 yılında son bulmasıyla, savaşın başlangıç günü olan, 1Eylül,“Dünya Barış Günü” olarak kabul ve ilan edildi.
Durup dururken söylersin
Boşuna sitem eylersin
Bensiz dünyayı neylersin
Görmüyorsun üzdün beni
Varımda yanımda olan
5 Ekim 2008 Dünya Öğretmenler Günü Konuşma Metnim
Değerli arkadaşlarım, 6 Ekim 2008 günü İstanbul İl genel meclisinde Yapmış olduğum konuşmamı sizlerle baylaşmaktan onur duymaktayım.
Beş Ekim gününün “Dünya Öğretmenler Günü,” olması münasebetiyle şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sayın
5 Ekim 1994 tarihinde, Birleşmiş Milletlerin Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü olan (UNESCO) , 5 Ekim gününü “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu günün anlam ve önemine uygun kutlanması bizim üzerimizde emeği olan öğretmelerimize karşı görevimiz olmalıdır diye, düşünüyorum. Ama ne yazık ki, çok zaman akıllara bile gelmediğini görüp durmaktayım. Böyle olsa bile, şahsım ve mensubu bulunduğum meclisimiz adına, bütün öğretmenlerimizin bu anlamlı günlerini kutluyor, başarılı bir yıl geçirmelerini temenni ediyorum.
Bilmemiz gereken bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. O da bir ülkenin gelişip kalkınması ve çocukların çok iyi yetiştirilmesini sağlayacak olan “çok kaliteli öğretmenle birlikte, gerçekçi eğitim- eğitimle olur”. İnsanlığın yaşam boyu geleceği, aileden başlayan süreci, öğretmenin bilgi ve beceri kazandırmasıyla tamamlanır. Öğretmenlerin görevleri, sadece okul içiyle sınırlı değildir. Onlar toplumun için de varlıklarını sürdürürken, yerine getirmeleri gerekli olan görevleri de vardır. Bu görevlerden her hangi birisinde eksiklik olduğunda, bu eksikliğin nedenlerini düşünmek zorundayız. Bugün ülkemizde 11 milyon, dünyada da 100 milyonun üstünde çocuk okula gitmektedir. Bu çocukların yarısından fazlası da kız çocuklarıdır. Öğretmenler hiçbir ayrıcalık yapmadan, eşitlik ilkesi içerisinde görevlerini yapanlardır
Bütün bunları dikkate aldığımızda, Öğretmenlerimizin de çocuklarımıza daha iyi gelecek vaat etmesi açısından, SAĞLIKLI BİR YAPI İÇİNDE YETİŞTİRMELERİ GEREKMEKTEDİR. Bu durum ülkemizin birlik ve beraberliğinin devamı açısından çok önemlidir. Öğretmen yetiştiren okulların, özel bir ayrıcalığının olması gerekmektedir. O zaman kaliteli insan ve gelişmiş bir ülkenin huzurlu vatandaşı olmuş oluruz.
Geldi hazan mevsimi tutmaz elim ayağım
Gül döktü yaprağını canım dibine düştü
Kardan beyaz saçlarım savruldu dört bir yana
Gül döktü yaprağını canım dibine düştü
Beklerken yollarını zamana akıp gittim
Can Benim
Düştüm ateşine canım yanıyor
Korunda kavrulup yanan can benim
İçim paramparça gözüm arıyor
Serinde savrulup olan can benim
Ben Adamı Ararım
Adam olmak nefes almak sayılmaz
Bilmiyorum ben adamı ararım
Dünya benim deyip birde ayılsan
Soluyorum ben adamı ararım
8 Mart Kadınlar Günü
Kadınların temel haklarını teminat altına almak için “Birleşmiş Milletler Örgütü” 8 Mart 1975 yılının da aldığı bir kararla, bu günü “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul etmiştir. O tarihten bu yana, Birleşmiş Milletlerin Üyesi ülkelerde, kadınlar günü kutlanmaktadır. Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlardır. Durum bu iken, kadın sorunlarına çare bulma yerine, zaman zaman siyasi rejim aracı olarak gösterilmiştir. Ülkeyi yönetenler, kadınlarımıza karşı daha gerçekçi olmaları gerekmektedir. Hepimiz bu gerçekleri algılamak ve anlamlı çözümler üretmek zorunda olduğumuzu, kabul etmeliyiz.
Kadınların başta gelen sorunları işsizlik, emek, ideoloji, cinsel sömürü, inanç, çocuk bakımı, mutfak, töre ve erkek egemenliğiyle sınırlı değildir. Kadın sorunları genel olarak insanlık sorunlarının bir parçasıdır.
Öte yandan Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen “8 Mart Kadınlar Gününün “İnsan Hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, dünya çevre günü, anneler günü, işçi bayramı, dünya barış günü”nden; ya da “babalar günü”nden pek farklı bir anlamı yoktur.
Yukarıdaki özet bilgilerin ışığında bakıldığında, son yıllarda bazı kişi ve grupların “Dünya Kadınlar Günü” olan resmi bir adı, emekçi kadınlar günü diye yorumlamakta ve bu hususta ısrarlı olmaları, ayrı ve özel bir anlam taşımaktadır.
Dünyada ve ülkemizde, emekçi olmayan kadın binde birdir. Ayrıca emekçi kadınların sorunları, genel kadın ve genel insan sorunlarından ayrı değildir. Bu durum, bütünün içinde bir parçadır. Bütünde özür varsa, parçaların tümünde de özür var demektir.
Değerli arkadaşım,
Ülkemizin var olan temel gerçeğini sizinle paylaşmak istedim. Görülen o dur ki, çeşitli konularda fikir ve düşüncelerini, kitlelere ulaştırmak isteyen arkadaşlarımız, bin bir güçlük ve sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bana göre bu sorunların çok çeşitli sebepleri vardır. Bunlardan en önemlisi, şairlerimizin kitlesel örgütlülüğünün bulunmayışıdır. Kısmı var olanlarında etkin olmayışından kaynaklanmaktadır. Geniş anlamda örgütlülük modeline uygun hareket edildiğinde, görülecektir ki önemsediğimiz eserlerin kitlelere ulaşmış olması sağlıklı bir biçimde olacaktır. Öncelikle, üyelik sisteminde buluşup tanışma gerekmektedir. Üretilen eserlerin insanlar tarafından alınıp okunmasını sağlayan çalışmaların mutlaka yapılması gerekmektedir. Bu çalışmalar her türlü mekân ve yerlerde olacağı gibi, çeşitli yayın organlarında da yer alması sağlanabilir, olmalıdır. Üyelerin kendine düşen aktiflik harekete geçirildiği zaman, sorunların büyük kısmı aşılmış olur diye, düşünüyorum. Yapacağımız güç birliğinin bir takım temel kırıterleri vardır, bu kırıterlere uygun hareket edildiğinde sorunları aşarız.
1-Çeşitli kampanyalar yaparak, elde edilecek gelirler ve yardımlardan havuz oluşturmak.
2-Kültür ve edebiyat içerikli düşünce gruplarını oluşturmak.
3-Yazılım komisyonlarını oluşturmak. Bu Komisyonların okuyan öğrencilerimizin seviyelerini dikkate alarak “Hikaye, Masal, Öykü vs.” yazımını sağlamak. Çocuklarımızın bilimsel bir çizgide yetiştirilmesine katkı sunarak şiirlerimizi de yayınlamaktır.
4-Her ayın ikinci Pazar günüde bir değerlendirme toplantısına katılalım ve fikir alışverişinde bulunalım.
23 NisanUlusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Bakış
Mürsel Adıgüzel
23 NisanUlusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Teşekkür ederim Sn.Adıgüzel,ancak; soyadım 'Yasdıman'.Bir yanlışlık olmasın istedim.Ben de emekli öğretmenim.Selam ve saygılar.Mualla Yasdıman