Kalbe gelir söz olur,
Kalem yazar dil olur,
Yazdıran yazdırır mısralarda,
Kalpten damlayan nağmeler olur.
İlham geldiği anda sarılırım kaleme,
O güzel, masum bakışlı kara gözlüm,
Hayata hep sevgiyle, umutla bakan o gözlere ne oldu şimdi?
Eridi, söndü, toprağa mı karıştı şimdi?
Yandık ey dostlar!
Kor oldu, yüreğimize ateş düştü şimdi,
Sükût etti kainat,
Gökyüzünden ahenk içinde,
Yeryüzüne düşen kar taneleri,
Asla rahatsız etmezler birbirlerini,
Cama vururken her biri,
İnci gibidir kar taneleri,
Hiçbiri benzemez birbirine,
Sonbahar bitti,
Kış gösterdi kendini,
Dışarda yağan kar,
Beni kendine mest etti,
Lapa lapa yağan kar,
Parmaklıklarla kaplı penceremde,
Otururum her gece,
Bazen yağmur yağar,
Bazen kar vurur,
Soğuk gecelerde pencereme,
Çocukları onu huzurevine yerleştireli bir buçuk yıl olmuştu. Ama hâlâ alışamamıştı. Oysa çocukları ne kadar da övmüştü. Yaşıtlarıyla olup sosyalleşecekti. Sohbet, muhabbet vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacaktı. En küçük torunu dedesinden ayrılmamak için nasıl da kıyameti koparmıştı. Orada bırakmamaları için anne ve babasına yalvarmıştı ama nafile...
Odasının penceresinden dışarıya takıldı gözü. Bahar gelmişti. Ağaçlar gelinliklerini giymiş sallanıyor ve ellerini birbirine uzatıyorlardı. Kuru otlar canlanmış, yemyeşil olmuştu. Hafif esen rüzgârla beraber kuş haykırışları da kulakları dolduruyordu.
Sandalyesini penceresinin önüne çekti oturdu. Derin bir nefes aldı. Baharın temiz havasını ciğerlerine doldurdu. Şöyle bir göz gezdirdi etrafına. Arılar o çiçekten öbür çiçeğe konup vızıldaşıyordu. Çocuklar yolun karşısındaki parkta şen şakrak oynuyorlardı. Birden kendi çocukluğu geldi aklına...
Hayatta her şey yolunda olacak sandık,
Meğer önümüzde sarp yokuşlar ve engeller varmış,
Hayaller kurardık, beklentilerimiz vardı,
Meğer zorluklar ve imtihanlar varmış,
Peygamber ocağıdır askerlik öyle biliriz,
Analar ne aslanlar doğuruyor ey kahpe düşman biliniz,
Vatan bizim namusumuz kimseye yedirmeyiz,
Gözü olanın gözünü oyar benim Mehmedim,
Cephede nöbet tutan kahraman gözler,
Neden sustun ey dilim, niçin konuşmuyorsun?
Seni susturan bir neden, bir engel mi var?
Gözler yalan söylemez,
Sen sussan da gözlerin konuşur,
Bakışlarından anlarım neden sustuğunu,
Durun dinleyin ey insanlar!
Oturup bir düşünün nereye gidiyoruz?
Gideceğimiz yeri biliyor muyuz?
Bizi varacağımız yere götüren biri var.
Uzun bir yolculuğa çıkıyoruz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!