Tren ağır ağır geldi dayandı,
Gel gitme sevgilim gitme,
Bu hicran elinde yüreğim yandı,
Gel gitme sevgilim gurbete gitme,
Düdük hırçın hırçın ötüyor,
Sana olan sevgimi gönlüme yazdım,
Gönlümde açan bir gül olmana hasret kaldım,
Gül yüzünü bir kez olsun görmek isterdim,
Rüyalarımda seni görmeye hasret kaldım,
Hasretin her gün yakıyor yüreğimi,
HİÇLİK
Yürürken sanırsın dağları ben yarattım havası,
Bu gurur ve enaniyetin kime seni zavallı,
Kâinatta sadece bir zerresin, bu neyin cakası,
Bir nefeslik canın var, hiçlik içinde bir hiç ol,
Leyla ile Mecnun’ un aşkı gibi,
Birbirlerine kavuşamayan iki âşık,
Karşılıklı bakışırlar,
Sevdanın türküsüdür onların aşkı,
Kız Kulesi,
Boğazın incisi,
İstanbul, tarih kokan İstanbul,
Efendimizin müjdesine mazhar olan İstanbul,
Sen ne güzel bir şehirsin ey İstanbul!
Onu fetheden asker ne güzel asker,
Onu fetheden komutan ne güzel komutan,
Kalbimin yarısı hayatıma girdin,
Gönlümü bahara çevirdin,
Yanan yüreğimi dindirdin,
Canım aşkım iyiki varsın,
Hayat su gibi akıp gidiyor,
Kalbe gelir söz olur,
Kalem yazar dil olur,
Yazdıran yazdırır mısralarda,
Kalpten damlayan nağmeler olur.
İlham geldiği anda sarılırım kaleme,
O güzel, masum bakışlı kara gözlüm,
Hayata hep sevgiyle, umutla bakan o gözlere ne oldu şimdi?
Eridi, söndü, toprağa mı karıştı şimdi?
Yandık ey dostlar!
Kor oldu, yüreğimize ateş düştü şimdi,
Sükût etti kainat,
Gökyüzünden ahenk içinde,
Yeryüzüne düşen kar taneleri,
Asla rahatsız etmezler birbirlerini,
Cama vururken her biri,
İnci gibidir kar taneleri,
Hiçbiri benzemez birbirine,
Sonbahar bitti,
Kış gösterdi kendini,
Dışarda yağan kar,
Beni kendine mest etti,
Lapa lapa yağan kar,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!