görüşüme gelmeli gecenin yıldızları,
döşüme pay olmalı güneş,
tanıdık sevgiler ile sarılmalıyım
bulut kaplı gökyüzüne
ve
gerçeğe dönmeli
ey kalbime dolan ağırlık,
hüznünü yüklenmiş gecenin sessizce akan bulutları,
yine bir taşkın yaşıyor evrenimin bu en ücra köşesi,
yağacaksanız yağın artık,
kaplamadan ortalığı sisten yitişler,
insan olmanın en zor yanıdır sanırım
Bir güvercin soluklandı penceremde,
penceremin eşiğinde
birikmiş suyla giderdi susuzluğunu,
açlığını verdiğim yemle
güvercin teslim olmuşsa kanatlarıyla insana
bir avuç yem
Oysa bu dünyaya gülümsemeyi öğrenmeye gelmiştim. Gülmeyi aşağılayan zihniyetler arasından ağlamayı da unutarak büyüdük. Karı gibi gülme, erkek adam ağlamaz dediler. Ömrümüzden gözyaşlarımızı ve kahkahalarımızı yitirerek büyüdük. Şimdi öksüz bir bedenin içinde kahkahadan ve gözyaşından yoksun yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Oysa gülümsemek için gelmiştik dünyaya. Gözleri yaşartırcasına gülümsemek için…
Gülün kaçıncı doğumuydu ki bu
beyazlar bürünmüş tenine.
Kırmızıyı yoldaş eylememiş miydi
düşerken sevgilinin omuzuna?
Sevgili,
gül kokulu gitmelerin içinde açmış yelkenlerini.
Bir yağmur damlası serptim sesime
Gölgesinde
Ebegümecinin yedi rengi
Görüntüsünde
Gülüşünün eşsiz ritmi
Esintisinde
yağmur yağacak ıslanacak dünyam,
bereket toplayacak yüreğim,
saçlarımdan süzülen damlalarla
yaşama merhaba diyecek dudaklarım,
merhaba güzellik diyecek gözlerim,
merhaba sevgi,
Kulaklarıma fısıldandığı anda, ‘ismim ne? ’ düşünmüştüm. Acaba, neyi anlatıyordu bu isim bana, hangi eksikliğimi fark ettirecekti, yolculuğum nereye giderdi ve ben kimim sorusunun hangi şıkkını barındırıyordu içinde, Murat?
Büyüdükçe, bir adım olduğunu öğrenmeye başladım. Düşünsenize evde akşama kadar ‘oğlum, bebişim, abu, dıgıl, bebeğim’ vb. isimlerle çağrılıyorsun, anne ve baba yarış halinde önce anne diyecek yok baba diyecek çalışmaları ve bu hengamede halen adımı zikreden kimse yok ve biraz dillenince arkadaşlarım oluyor ve etrafa adımın Murat olduğu söyleniyor. Sonrasında onunla çağrılmayı, onunla bilinmeyi, fark edilmeyi ve onunla sevilmeyi öğreniyorum. Ayrıca önüne ve arkasına aldığı tamlamalar ve ekler ile değerli hissedilmeyi, kötü olmayı ve yok olmayı da ekliyorum bildiklerim arasına.
Aldığı tamlamalar ile, bir an bilge oldum, başka bir an beş para etmez bir kişilik. An geldi kapıdaki adam oldum, an geldi toplum tarafından sevilen biri. Nihayetinde şunu öğrendim o isim ve ekleri olsa da olmasa da Ben vardım. Bunu görünce bir tercihte bulunmak gerekiyordu, işte o anda var olmayı seçip başkalarının yakıştırdığı sıfat ve tamlamalardan öteye geçip kendimi tanımlamaya ve tamamlamaya başladım.
Kabuksuz bir ölümdü benimki.
üzerime örttüğüm sözcüklerim,
içinde sakladığım ise varlığım idi.
şimdi çıplak bir gidişin orta yerinde,
göğüs kafesime ateşler yüklemekteyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!