Kuyruk sallayan, isminin hakkını verdi,
Onu görmedi serçe, kuru ince bir dal gagasında,
Martı, gün batımı yere konmadı, onları seyretti,
Davul çaldı ağaçkakan,
Tüm yankı, az kalan ormanda.
Güvercin ürkek, anca ağaçtan ağaca,
Ben bugün maviyim, masmavi…
Gök kadar, deniz kadar, turkuaz kadar mavi…
Hani diyorum, erse başım gök kubbeye, ya da sonsuza.
Mavi kokarım, mavi atar yüreğim.
Anadolu’yum, bir elim tuvalde,
Bir elimle boyarım tüm dünyayı maviye.
Rüzgardan söz aldım,
Meçhullere gideceğim.
İğne, iplik verin bana,
Yelkenim yırtıldı, onu dikeceğim.
Hem miço olacağım, hem kaptan,
Geceleri burçlara bakacağım,
Bugün bulutları seyredeceğim,
Kırlangıçlar dans ederken rüzgarlar la,
Ya yer çekmeyecek beni,
Ya da bir çift kanat verin bana.
Şöyle bulutların üstü, bakmalıyım yere,
Toprak üstü, altı, gezinen, suskun,
Gerçeğin önünde, bir karaltı durdu.
Seslendi bana, geri dön…
Dinlemedim, biraz daha yaklaştım.
Sıyırdım peçesini, kendimi gördüm….
Dağlar biraz daha büyüsün, denizler karışsın göllere.
Gece ay doğsun, inci taneleri dökülsün gözlerden,
Kırılsın ışık gözyaşlarımda. yedi renk çıksın meydana.
Bir ateş yansın tam ortada, alevler dans etsin karanlıkta.
Çatırtı sesleri ,eşlik etsin rüzgara,sırtlan korksun,baykuşlar sussun.
Sözler, özlere karışsın, heybetlensin yürekler,
Rüzgar aldı, şapkamı.
Boğaz, bank ve ben.
Tek başına ben.
Tek başına bank.
Ha sahi, bu saatler tenha olur İstanbul.
Hani şafağa iki, üç saat kala.
Çok şey yapabilirsin,
Köklerin yok, ayakların var.
Bağımlı olmak, tutsaklıksa madem,
Bir çift kanat almalısın.
Millet gülse de,
Taksimin orta yerinde,
Bulut inmiş üzerime,
Sis bu, soluk zor,
Bir adım geri atabilirim.
Çünkü gelmiştim oradan,
Bir adım ileri gidebilmek,
Zor olan bu, asıl mesele,
İlk okul yollarında sümbül koklardım ben,
Yetinmezdim birde üstüne, özünü içime çekerdim, bir arı gibi.
Mor renkliydi onlar, gizem rengi.
İşte o zaman, bu zaman yoldayım, sırlar denizi.
Çok zaman oldu aynalara küskünlüğüm,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!