Bilgiye hasret eller açılmışken Allah’a,
İlim irfan yolunda ben size oldum vaha.
İçilmekte her bilgi körpecik beyinlerce,
Yarım asır az gelir öğrenecek çok daha.
Her nesil bende başlar gençliğin yollarına.
Geride bıraktık işte baharı;
Takvimden koskoca yazı bitirdik.
Yapraklar döküldü çoğu da sarı;
Kış kapıyı çaldı; güzü bitirdik.
Gönül, şuh bakışa hemen kanınca,
Birbirini kovalayan azgın dalgaları,
Görünce şimdilerde Akdeniz sahilinde,
Yürüyorken öylece, ben dalgınlık halimde,
Canlandı gözlerimde Akdeniz akşamları.
Her yerden koşup gelen insanlar kafilesi,
Dipsiz bir kuyuya düşmüşüm gibi,
İndikçe inerim bitmez hiç yolum.
Ruhumu savurur alevden tipi,
Sağım buz tutarken kavrulur solum.
Aşka tercümanken neyin avazı,
Üç tarafın deniz, dört yanın düşman;
Derlerdi eskiden sana Türkiye’m.
Sözde dost görünen hain de pişman
Olunca kastetmiş cana Türkiye’m.
Geçmişimde bile yokken kefaret,
Çamurdan yapılan oyuncakları,
Dallara kurulan salıncakları,
Döndükçe bağıran gıncırdakları,
Yaylalarda bırakıp da unuttuk.
Çorba içtiğimiz tahta kaşşığı,
Koşma fidesinden gelen çınarım.
Kolumu kesenler dal etmez beni.
Gazel ırmağından akan pınarım.
Yardan bırakanlar sel etmez beni.
Rücû’ da ederim bazen aslıma.
Toros dağlarının yarı belinde,
Ardıç kokan o günleri hatırla.
Bir yamaçta çalıların dibinde,
Mor salkımlı sümbülleri hatırla.
Buzdan soğuk, baldan tatlı sulardan,
Başıma taç yapıp taşırken seni,
Elveda demeden terk ettin beni.
İlk önce bir iki kaçamak yaptın.
Sonra ebediyen beni bıraktın.
Birlikte çıkmıştık hayat yoluna.
Baş olmaz
Ayak her dem baş olmaz
Eğer kadın arsızsa
Koca ona baş olmaz
Boş olmaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!