geceyi sarmalayan dualar ve tamtamlar
karanlıktan beslenen kadınlar ve adamlar
gürültüsü eksilmez bu kentin hiç bir anda
ya sabah kuşlarında yahut bir klaksonda
koyu kıvamlı bir kıvanma ile şeytanı vuruyorum
alnının tam onsekizkırkbeşinden
yedeğinde kuş ölüleri var artık seyreltilerin
düşük çözünürlüklü bir denklem olmasaydı ahh hayat
burada bu geniş varoluş sınırında ne işi olabilirdi ki kuşların
uğuldasa ne uğuldamasa ne
sanki zihnimize ısırgan kökleri sunuyorda şehir
çağıldasa ne çağıldamasa ne
iki de bir pantolonlarımızın ütüsünü mü bozuyor sanki nehir
kürkünün iştahından yara alan nasreddin
matematiği ormanda bir ağacın dalına as
oradan denize nazır bir kimsesizlik nasılsa formüle edilir
madem ki sen
'ben' diye bir uçurumdan atlamak zamanıdır
dedin dostum
öyleyse gel ve in benimle benimin kanyonuna..
sabahın kuşlarıyla aynı lisanda
selamlıyorum seni
ey hayatın ve kalbimizin büyük hüznü
korkmadan gecenin ezasından
bir içim genişlik umuyorum
yeşilin kimyasıyla bir deniz ülkesinde
tutup talih bağımı ufkun ta ötesinde
bağladın ve koşturdun aşkının terkisinde
kalbimde sonsuz bir sır ruhum azapta şimdi
görkemli güneşlerle üzerime düşen nur
içimizin çölüne su salan büyük saki
olmasan ne bilirdik yaradan tek ve biri
güle gül dememize sensin sebep ey nebi
rayihandan bir nefes diriltir ölüleri
kabul edelim ölümün
zamanın sert zeminde
beyaz bir boşluk olmadığını
ölümsüz olmadığını kabul edelim
insanın
kararır ormanın kalbi
oraya kuştüyü düşmediğinde
elbette yalan
sesin havada asılı kalarak
bir cinayet deliline dönüştüğü
yoksa artık
güzlük karaltılar geçmeyecek mi yazıtlarımızdan
üstümüze bir buhur sinmeyecek mi artık
öyleyse eğer
biz karşı karşıya durup susmalıyız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!