Elimi uzattığımda
Penceremde doğan ay kadar
Yakınsın bana
Oysa öyle uzaksın ki
Öyle erişilmez
Uzak sahra çöllerinde kral mısın?
Ne ağlayan sensin bu dünyada
Ne de son gülen sen olacaksın
Kader defterin Galu Belada verilmiş eline
Verilmiş verilmesine ama
Açıp da kopya çekemiyorsun
Okuyup da yaşama hazırlayamıyorsun kendini
Bir yalnızlık türküsü tutturdum bu akşam
Söyleyip duruyorum
Gözlerim dalıyor uzaklara...
Sisler arasından küçük bir kız geliyor
Sık nefes
Ama korkulu
Sonu gelmeyen aşkımın
Yılmaz bekçisiyim ben
Yıllar var ki umutla onu bekliyorum
Karanlıkta yalnızlığın
Ayak seslerini duyuyorum
Varlıkla yokluk
Bu gün son kez ağladım
Aşkımın mezarı başında
Öldüğü günü okudum
Yaşlı gözlerle mezar taşında
Bir de doğduğu günü...
Güneşli bir bahardı
Sen gittin çok uzaklara
Son öpücüğün hatıra yanağımda
Sevgi dolu ışıltıları nerede gözlernin
Nerede unuttun şen kahkahalarını
Saçlarınla birlikte umutların da mı döküldü
Tuttuğumda sıcacıktı eskiden ellerin
Bir gün
Yaşamak masalsı bir düş olacak
Öksüz bir sabinin çığlık sesinde
Kanayan göz yaşları
İz bırakacak geçmişte ne varsa
Ve...
Seni şiirlerimde buldum
Hiç sevmiyorum zannederdim
Oysa ben de sevmişim
Aşka inanmazdım
Şiirlerimde aşk bile yaşamışım
Sevmişim kimi gün karşılıksız
Seni her gün görmek için
Ayna olmak isterdim
Her an yanında olmak için
Cebinde mendil olmak isterdim
Tutman için beni
Elinde kalem olmak isterdim
Ne sevdaydı sizin yaşadığınız
Hiç hesapsız
Sorgusuz ve bir o kadar da
Masum...
Sevdanız birdi
Yürekleriniz bir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!