Mezarda Münker-Nekir geldiğinde
Rabbin kim diye sual ettiğinde
Dilin dolanır diyemezsen Allah
Yazık sana vah sana hüsran sana
Atım üç kıta nasıl da gezer yurdumdu
Akdeniz gölüm Karadeniz havuzumdu
Çağlar açıp kapayan ilim hamurumdu
Irkçılık özgürlük naralarına kandım
Fenomen fantom ağrısında yıllar yandım
Hepimiz köylü çocuklarıyız
Koşuyoruz şehrin ışıklarına
Çıkarıyoruz ayağımızdan çarıkları
Asfalt ayakkabıları geçiriyoruz
Özeniyoruz kravatlı amcalara
Rahman Rahim Allah’ın adı ile
Rabbim her işimin başı seninle
Çamura beledin Ruhundan üfledin
Güzele takılan göz
Aklına ilişen söz
Gönüle süzülen köz
Mandalda asılı öz
Kahpe kurşunları saydım diyorum
Kalleş oyunundan aydım diyorum
Ben ki bu hayattan caydım diyorum
Aşkın şarabıyla kandım diyorum
Çağların, kültürlerin, dinlerin, coğrafyanın
Ayasofya, kim koydu göbeğine Dünya’nın?
Doğu-batı arasında, haç hilal ortasında,
Hayat timsah gözyaşı ile bekleyedursun
Karınca buğday tanesiyle yola koyulsun
Devlerin yanından dağ tepe ovalar aşsın
Eğer ki kalırsa tümsekte hayat utansın
İyilik tohumu saç geçtiğin her yere
Rüzgâr fırtına işte bahar
Gönül coşar arar ilkbahar
Kara kış nice çam devirdi
Kızılırmak çok coşkun akar
Gönlü hapsetmişiz kafese
Kar ilk önce yükseklere yağar
Eğlenmez burada kurt ne çakal
Yüksek tepeleri rüzgâr yalar
Ay yıldızlı bayrağını sallar
Rüzgâr kırmızı gülleri okşar



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!