Muhakeme Şiiri - Ömür Düzen

Ömür Düzen
31

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Muhakeme


Ayaktayım ve karşısındayım ne derse çağım,
'Çıkan çiviyi' mısralarımla ben çakacağım.
Kalkana otur, konuşana sus denilen yer,
Mezar olur bana, kalkıp konuşmazsam eğer.
Bilinç yaralı, mantık kapalı, laf yamalı.
Fikirler ithal, kafalar da Avrupa malı.
İşte! asırlardır aranan iman dolu gençlik(!)
Düşünce orucunda iftarsız birleşen birlik.
Yüz yılda yüz adım atamayan, neslin torunu,
Dinsizlik yarışında oynuyor final oyunu.
Havuz ortasında, büyüdükçe büyüyen delik,
Düşsüz, bilinçsiz, meselesiz ve fikirsiz gençlik.
İslam en gür sedasıyla sökecek bu pası,
Haykır efendi haykır! bırak artık şu yası.
Taklidi men etmenin, taklitleştiği bir devir.
Adam sayımı sonra, ilk iş aynaları devir.
Yum gözünü bak: mazota zam, edebe iskonto,
Arz ve talep meydanı, işte boğa işte bordo.
Dolar pazarında torbaya dolan medeniyet,
İlimsiz ve sanatsız güruha oldu marifet.
Ana rahminden dirilen son nesli de gömünce,
Döl yatağının fetüsünden öğrendik Latince.
Her giren, eritilip haç kalıbına dökülür,
Üniversite içinde, “İt ürür kervan yürür.”
“Yaklaşıyor, yaklaşmakta olan.” dinsizler timi,
Kabul etmiyorum dayatılan bu eğitimi!
Yirmi yıl damardan vurulan zehirli şırınga,
Moraran kolları kaptı götürüyor kasırga.
Biri de çıkıp diyiverse: sanki fuhuş evi.
Uğurlanır, yedi kuleye yeni bir müşteri.
Nefse köleliği hürriyet deyip pazarlayan,
Yürüyen plaklar üretildi, laik markadan.
Altı afet ve üstü gezi, ah taksim meydanı!
Bir yıkım ve bir cami, ah unutma yapılanı.
Heykel oluşumunun heykelden müdafi’leri,
Tahrip etmediği yere bakıp diyor: ‘Haydi ileri'...
Bak ne güzel düşünce(!) ölü uçakları gömmek
Palavra yarışlarında ölmek var, yok dönmek.
Peygamber öncesi de geri sonrası da geri,
İlericilik, bu parabolün tepe değeri.
Ey! bize bakıp ilerlediğini sanan budala,
Asırlık turlar bindirdik size, kolaysa yakala.
Şu karanlık saçan aydınlar, bihaber eserden.
Doğuş bekliyor, güneşin bile battığı yerden.
Buyur! sanatkarına bak: ruh katli camiası,
Bu istanbul, seksen altı yıl tuttu cami yası.
Medine'ye imrenen şehirler yerine bugün,
Kentler ithal ediliyor: vatan içinde sürgün
Yerden fışkıran, başı ezilesi solucanlar,
Size de sanat diyen mimarı sarhoş yargılar.
Göğe meydan okuyan binaların gölgesiyele,
Tesettüre bürünmüş mukattes Süleymaniye.
Mühendisi, hesap verecek şehri tecavüzden,
Müt'ahhiti, af dilenecek her beşeri yüzden.
Şehirlerin kuruluşuyla kentler tozlaşacak,
Öyle bir yeni ki eskiden eser kalmayacak.
Şahikaların şahikası ey koca Çamlıca
Yalnız değilsin bak yetişti cedin Ayasofya
Pas tutan kılıç, yakında yeniden işleyecek.
'Surda açılan gedik', daha da genişleyecek.
Asr-ı Sadet zaman ve mekanındaki gerçeklik,
Hakikati başta babasına gösterecek gençlik.
Kafatası salonu içinde yargılasa çağını,
Savcı olsa, hakim olsa; yırtsa çağın ağını.
O genç ki büyük bombayı ateşleyecek fisyon,
O genç ki mat hamlesine vezir olacak piyon.
Bir dehşetli geliş ki nefes tutulacak nefes,
Bir yıldırım, bir ışık, ses gelecek efendi ses.
Her duygumun ve tutkumun üstündeki, diriliş!
Öyle büyüdün ki gönlümde kalmadı başka iş.
Bilinçler, kozalar içinde dirilmeye gebe,
Kimileri 'uzaklara hayran' ben kelebeğe

Ömür Düzen
Kayıt Tarihi : 15.6.2022 04:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı

    Tamamını okumadım ama
    bir kaç satır bana yetti
    TEBRİKLER ŞAİRİM VAR OLUN

    Cevap Yaz
    Ömür Düzen

    Eyvallah

TÜM YORUMLAR (2)

Ömür Düzen