Her şey bir oyunsa artık,
En büyük oyununu oyna,
İstediğin kadar kaç,
Ben senim artık,
Kendinden kaçabilirsen eğer
Hadi kaç!
Sayende
Artık hüzün yok bana bu şehirde!
Senin varlığını bilip de mutsuz olmak,
Yalan vallahi yalan!
Hem saygısızlık değil mi senin sevgine!
Sen geceye ışık taşıyorsun;
Karanlık çöktüğünde.
Sen gündüze renk saçıyorsun;
Gölgeler düştüğünde.
Sen her şey yitip de el ayak çektiğinde,
Ruhuma doluyorsun, biliyor musun!
Seni düşündüğüm zamanlar ancak unutuyorum,
Bütün kırgınlıklarımı.
Ve bir başka seviyorum hayatı, bir başka!
Bir başka yaşıyorum, bahar tadında!
Rengarenk ne güzel!
Sen yağmur oluyorsun sonra,
Dalgalar, dalga dalga aştığında kayalıkları!
Bir çağlayan bir şelale gibi,
Seni aklıma getirir dalgalar!
Sanki dalga dalga omzuna vuran,
Kıyısında ölümü tattığım, o saçların gibi!
Güneşe bakıyorum, yüzünden daha solgun.
Gözlerinde hapis bir damla yaş mı?
Saçlarına vurulmuş bir düğüm mü desem?
Kollarında tutsak bir kelepçe gibi mi?
Hayır! Kalbinde inleyen bir sızı gibiyim,
Ve hiçbir zaman dinmeyeceğim!
Rüzgarlar süzülse saçlarının arasından,
Ve sonra ferahlığı bulsa yüreğimi,
Bir yudum su içsem avuçlarından,
Yanarken dudaklarım ismini taşımaktan.
Vur
Su olup da aksam yollu yolunca,
Al götür başımı sen taşlara vur!
Doldurup taşırsan avuçlarınca,
İstersen al beni yellere savur!
Gece bir hayli sessiz de
Yıldızlar neden bu kadar kalabalık?
Bir ferahlık hükümran olmuş,
Düşmüş gönlüme,
İyi de…
Bir tek seninle gittiğimde,
Mutlu olabileceğim yerler vardı oysa.
Bir tek orada sana anlattığımda,
Mutlu olacağım şeylerim,
Söyleyemediklerim…
Gitme diyemeyişlerim vardı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!