Attıkları her mermiyle bir çocuğu daha aç bırakmaktan çekinmeyen kayıp bir insanlık var..
Üstelik her gün o çocukların ekmeğini mermiye çevirecek kadar kayıp..
- Hafız?
- Durum vahim..
- Ne istiyorsun kadından?
- Oturup saatlerce bacaklarını sıyırışını izlemeliyim..
- Nedir bu?
- Aşk değil, sevişmek değil.. sadece gerçek bir kadına duyduğum özlem..
Duyabiliyor musun sesleri?
Örttüğüm tüm kirli dudaklar senden haberdardı aslında,
Sadece ne olduklarını unutmaktaydılar..
Kendi hayatlarındaydı tüm organlarım,
Yetiyoruz sanırım kendi kendimize..
Bağrışmalarından sağ çıkabilmişliğimizde vardı elbet,
Büyümeye zamanımız olmadı hiç..
Halbuki bu mevsimin çocuklarıydık..
Bir otel kapısında eksiliyor parmak izlerin..
Sonra Sonbahar geldi..
Yokluğunda vazgeçiyorum bugün..
Gecenin orta yerinde yine yalnızız..
bu gece idi. ağırlıklarımı hafife vurduğum gece.
tüm yoksul duygularımı doyuran kadın sen, troya..
tam bir sene oldu, sadece seni sevdim..
ibadetler hazır, kutsal değerler beynime indirgendi ve tüm düşüşlerim,
gece hazır sana..
Yeniden doğuyordu günyüzü, imkansızlıkların ilk günlerinde.
İki rayı çırılçıplak çarşafa sarıyorduk, son istasyonda..
Öylesine çıktığın bir yolculukta, en zor intiharın olacağım..
Ölümü gördüm kollarında.
Peki, günah dediğin neydi ki?
Tutup her kadını sana tamamlıyorum. Bir kez değil, iki kez..
ölü dudaklarındadır belki acizlik, belki orospuluk kırmızı gecelerin şehvetiydi. düşmüşlüklerimiz için bir kere daha sebat etmeliydik, kirlenmiş ruhlarımızın altında.
bakamadığımız arkamızda kim bilir daha neler karşılayacaktı bizi..
ranzalarım rahat uyuyacaktı uykularını, seviştiğimiz koltuklar bir oh çekeceklerdi..
onlarıda tüketmiştin, her geceni bir başka altlarda tükettiğin gibi.
kendime üzülmüyorum artık;
kuruttuğum şarapların, artık dudaklarımızda olmayacağını bilmek..
Ben sana değil, ömrün kadar kısa saçlarına yazıldım..
Pahalı bir hayat yaşıyoruz, ucuz tahta sandalyemde hayata eski dokunuşlarımız adına unutalım piç olan ne varsa..
Vardığım beyaz çimenlikler çabuk soldu,
Zaten yüz tutmuşlardı hayata.
Karnımda ki sancılara gebeydi hayat,
Hüzünlerinlerini aldırırcasına başka hayatlara..
Zihinlerimizde yaşattığı bu paradoks hükmediyordu bedenlerimize,
Yeraltından yolladığı zaptiyeler tohumlarımızı içiyorlardı..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!