İlk defa bir kadına usulca, kırmadan sarılmaya çalışıyorum..
Tutup ansızın göğsüme sokuyorum, Lepiska..
Uzun, mağrur ve sarı saçlarını..
Huzurun eşiğinde, dizlerin..
Saçlarımda gezerken parmak uçlarıyla..
Uyursun tek beden aralıksız..
Yorgun kalkan bir sabahın güneşine sarılırken, ağlamaklı bir nabız tutuyorum hayata..
Bir apartmanın üçüncü katında sızıyorum sevgiye..
Soluduğum şehir, aniden kök salan bir beden olur raksıma..
Uzun bir yolculuğa adımlarımı atarken, boğazın ikiye ayrılışı kadar naif ve kırılgan..
Dolanırken saçaklarına kadar, ağırdan bir duruş..
Sessizce gider, hafif bedenli Osmanbey Metrosu..
Benliğimizi korumaya çalıştığımız her an özgürlüğümüzü kirletirken, bir hiç uğruna şehvetle yolumuzu kaybediyoruz..
Yaşanılası en ağır hüznü maskesinde taşır insan..
Kaybetmekten korktuğum gibi azalıyorum..
Yağmur altında, bir küvetin başına uzanıyoruz..
O kadar umutsuz, o kadar yarana kadınım ki..
Meşru kılınan maskelerimizi yeniden kuşanıyoruz..
Yıpranmış bir Tanrı yatıyor içimde..
Kor bir acı düşüyor penceremin kenarına..
Bütün inkarlara karşı bayım..
Özenle bir sürü kuş uçuyor, hatırlarım..
Bırakın ağlayalım, aldırmaksızın..
Kalırız ellerin sessizliğine..
Aldattığınız düşünceleri bir kenera atın bu yazıdan sonra,
Sarılmasını bilin yanınızdakine.
Çünkü; yeri gelir yalnız kalırsınız kırmızı gecelerde..
Biliyorum yalnızlık büyük derdimiz.
Çektiğimiz yorganlar bizi kurtarabilir mi?
Her yağan yağmurun ardından gökyüzünün ikiye bölünmesi gibi..
Hiçbir şeyin önemi kalmadığı vakit, soluğum olur içimdeki nehrin..
Şimdi sen sigaranı yakarsın ya küfür ede ede! Ben bir şehri omuzlarından severim..
Gece olunca dökülürüm umutlarına..
Ağrılı bir beden olur, Tanrıya bıraktığım piç olan ne varsa..
Şimdi sen uzanırsın ya öbür adamın gölgesine! Bir şehri göğüs kafesinden severim..
Huzursuzluğundur arda kalan..
Sarılmalarımızın azaldığından başka birşey hissetmiyordum.
Aşikardı yaşadıklarımız, yedi nokta sallanıyordu titreyen düşüncelerimiz..
Dışarı çıkamaz, yediğimiz boğazımızda, içmişliklerimiz kırmızı gecelere bulamıyordu bizi..
Hatırlamaya korkuyordum, biliyordum terk ediliş neydi ki?
Fazlaca soru işareti ve cevapsız orospu çocukları beynimi kemiriyorlardı.
Dışa vurmuşluklarım da vardı, zahmet edip tenezzül etmediği kadar..
Soğuk bir fahişe gibi uzan mavi çarşaflarıma,
boşalt içimde ki nefretimi boşalt ne varsa..
Tükendir nefeslerimi, raks ederken bedenimde.
Gitmeden al ne varsa, istemiyorum artık unutamadığım kadar..
Tüm zerafetinle geçir bedenine, bırakıyorum..
Bilmediğim karanlık ağırlıklarla boy ölçüşüyorum,
tüm bu şarapsal kafaların inadına bindiğim vosvos..
Kime ne hüzünden, ben karanlık arana ettiğim küfürlerimden bahsediyorum.
Yalnız bırakmadığın bacak aranı artık tüm coğrafyaya adamışsın.
Belli etmiyorum dökülürken ağlamışlıklarımı.
Yakınlıklarını arzuluyorum, seninle renklenen geceleri,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!