Duydum ki; geçen gün, beni sormuşsun eski ahbaplardan. Beni boş ver, asıl sen nasılsın? görüşmeyeli..
Ben nasıl olayım, hep aynı işte bıraktığın gibi yani. Sadece sanırım biraz daha yaşlandım. Her sabah yorgun kalkıyorum yataktan ve gün boyunca yorgun oluyorum. Elim kolum hiç bir işe uzanamıyor, kederim den, ve gözlerim eskisi gibi iyi görmüyor, neminden. Her geçen gün, biraz daha hasreti büyütüyorum koynumda. Bilirsin hala alışamadım sensizliğe. Ne yemek yiyesim var ne de, dışarı çıkmak istiyor canım. Daha bir küçüldü odam ve duvarlar gittikçe üzerime geliyor. Bazen benjamine su vermeyi bile unutuyorum, yılbaşı çiçeğine de.. İnşaatın ve ustaların gürültüsüne bile alıştım bu sensizlikte. Uzun zaman oldu biliyor musun o şarkıyı dinlemeyeli, hani bizim şarkımızı işte..
Her sabah uyandığım da, yaşadıklarımın bir rüya olmasını diliyorum. Sonra gerçeği hatırlayıp, büyük bir umutsuzluğa kapılıyorum. Kolay değil ki, can kaybetmek ve onca anıyı onca yaşanmışlığı yok saymak.
Üzerini örtüyorum acılarım, en muhteşem kahkahalarım ile. Her şey yolundaymış gibi davranıyorum ve sanki hiç gitmemişsin gibi... Oysa beni iyi tanıyanlar bilir ki, bu gülüşler sessizce ölüşlere gebedir.
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.