Yalansın ey ömür, ayrılsın bu can
Dünyanın kahrına dayanmaz artık
İçinde şen şakrak kaynayan bu kan
Kurusun, değersiz yaramaz artık
Dünyanın içi boş rengine boyan
Biricik çıkar yol göç etmek hali
Başka bir âleme, doğru bir yere
Soralım pervasız gider mi deli?
Akıl tutulmadan saklansın behre
Yakalansın hemen küs tutan yeli
Ahret yolunda bir çöl yokuşu var
Çıkıp gelsin, sevin seni götüren
Geciken besmele yoluna çıkar
Telafisi yok, tut sen eteğinden
Sevabın bir hiçse yaramaz rüzgâr
Amel sırta bağlı sımsıkı hörgüç
Ne kusur işlemiş, çulluk mu temiz
Muzdarip dehlizde tutunduğun güç
Bağlanmasın, çoktan belli yerimiz
Yaklaşır kabrine değer veren güç
Limandan yüküyle kalkan dar gemi
Çıralar sönse de yönünü görür
Yaklaştıkça fark eder zor âlemi
Şahbazlık köprüsünde dümdüz yürür
Akan can alışsın artık son demi
Sen tanınır, sen bilinir konuksun
Ayaklı sala bin çekil göğe ruh!
Ebediyet bekler seni, yolcusun
Musalla taşı sor, geniş bakar sulh
Meleklere yalvar azıcık yuğsun
Olamaz bu yunmada bir hile
Tutunca melekler sağı ve solu
Dar olan çukurdan yön verir kıble
Kaderde arlıktır vuslat okulu
Söylesin vebalı sevaplık dille
Bu hayatın kem kümesi konuşur
Ne mutlu acısız ölüp gidene
Ahret mekânında elbet var huzur
İniverir, sisli his perdesine
Görülemez incelikte güzel nur
Kader yazısı dua; ruhu meshedir
Hak Teâlâ güveni yaşatır bize
Dönülmez bir yoldur: Vuslat yetirir
Cennet bahçesinde huriler bize
Kıymetli can gülü hoşnut yedirir
Ne çare, herkesin gideceği yer
Bir çukur, iki karış toprak altı
Dik duran canın uzandığını gör
Mezarda yakalar mukadderatı
Bariz ‘hiç’ten gelmiş ‘hiç’liğe göçer
Kayıt Tarihi : 15.1.2014 21:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!