PROF. DR. SAİME İNAL SAVİ SOSYAL BİLİMLER LİSESİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ
Korkmadık, yılmadık mertçe savaştık;
Esareti Akdeniz’de boğduk biz.
İzmir’de kartal, Ankara’da baştık.
Küllerimizden yeniden doğduk biz.
Bir başka olur asrın yirmi üçü;
Bu gece büyük şeytan fitne için ayağa kalktı,
Yıllarca süren oyuna ikinci halkayı taktı.
Ağla bu gece ey Kudüs'üm, ağla Mescid-i Aksam!
Kapkara bulutlar var, şeytanlar var semaya baksam.
Kudüs'üm başşehir olacakmış lanet bir millete.
Akşam oldu… Güneşi kovdu hüzünlü bir karanlık.
Gece siyah eteğini savurdu şehrin üstüne.
Her evde soluk bir ışık… Ve bağrı yanık bir aşık,
Belki ulaşır diye gül atmakta nehrin üstüne.
Akşam oldu… Şamdandaki mumlar gibi her bir gönül;
Cennet kokulu anneme…
Küçük bir köy evinde, başında bir ebe;
Ne zorluklarla dünyaya getirdin anne.
Yorulmasın oğlum, iyi büyüsün diye;
Temiz bir kalbe sahip olmaktır dostum asıl mesele,
Kir derinin altındaysa istediğin kadar kesele…
Emri künden önce mührü vurulan,
Âlemleri sarmalayan sır benim.
Gönüllere fütursuzca kurulan,
Akıl ile anlaşılmaz zor benim.
Bülbülleri bir gül için ağlattım.
Ardahan’dan Edirne’ye,
Sinop’tan Hatay’a;
Bu uçsuz bucaksız bozkırda,
Ana yurtta;
Ay-yıldızlı bayrağım hür dalgalanıyorsa,
Başımda düşman dipçiği olmadan
Canım kızım ZEHRA'ya...
Ziya gibi parladın, gözümüze fer geldi
Estin bâd-ı saba, gönlümüze seher geldi
Hanemize mutluluk, ocağımıza har geldi
Şu fani dünyaya selam olsun her yaşımdan,
Kışı yazından güzeldir, yazı da kışından.
Çok güzel günlerim oldu, canıma can kattı,
Bazen de çile çektim, zehir çıktı aşımdan.
Seviyorum bu dünyayı, bu güzel hayatı,
Başı sonundan bellidir, sonu da başından.
Bir Mevlevî ile bir Bektaşî,
Karşılaşmış bir gün yolda.
Başlamış selam verince söyleşi,
Bektaşî sormuş bu arada:
-Nasıl gidiyor ibadetleriniz,
Neler yapıyorsunuz bu sırada?



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!