Seninle yaşadığı bir günü, tüm geçmişine ve geleceğine denk tutan bir ruhu, mahşere kadar taşımak zor gelecek biliyor musun? ...
Öyle ya bir yağmur da, bir göl kenarında, gözlerinden içtim yağmur ve gece kadar yoğun şarabı ben! ... Gece senin derinliğindir ben de, yağmur benim yüreğimin sağanakları...
Aklıma düşmeye gör, en fırtınalı denizde yolunu kaybeden en acımasız dalga olur bakışlarım... Dalgalarımın kayalıklarla buluştuğu an çıkan sesleri duymanı hiç istemem! Canı çok acıyan bir deniz ağlıyor dersin eminim... Seni özledim, anlıyor musun, özledim! ! !
Gördüğüm her kuşun kanadına gözlerimi koyuyorum, bulunduğun diyarlara gelirler de seni görürüm diye...
Sana " yar" diyorum, " yaralarım" kanıyor...
Sana "yara" diyorum, tüm sözlerimin öznesi oluyor
Güneşi elinle tutabilirmisin!
Kalbine ışık yapabilirmisin!
Ay olsam avuçlarında……..
Beni kalbinde saklayabilirmisin!
Ateş olsam..alev alev yansam..
Bana yanabilirmisin!
Uzat elini bana. Sarıl sevdana, göm kafanı boynuma. Damarlarımın içinden akan kan, nasıl da sen atıyor; hisset. Kokumun farkındalığını farket. Bütün aşklarını tam da bu anda temize çek.Bedellen bu sevdanın çıplaklığına.
Bak gözlerime şimdi. Yavaşça nefesimi duyarken, o minik busenin devasa tutkusunu yaşa. Şehvet değil bu; sadece bir başlangıç.
Beni sevmeyi öğreneceksin, bedeninle değil ruhaniyetinle hissetmeyi de…
Sol yanıma koy uyurken başını. Orda sen varsın çünkü. Dolunaya bir de burdan bak. Sahi dolunayda başlamıştı değil mi aşkımız? Aylardır orada, şahitlik ediyor sevdamıza. Yar, yaren oluyor mutluluğumuza...
söylenmesi gönlümce yasaklanmış bir kaç kelime dilimin ucunda dans ederken...
susmak!
karanlığına astığın ışığımı geri versen diyorum
artık ne güneş sarı, ne gök mavi...
ruhuna esir ettiğin ruhumu artık azad etsen diyorum...
...... gözlerime çizdiğin yüzünü silsen diyorum...
ayrılık bir nokta mıdır?
uzun sevdaların sonunda,
yoksa kitabı kapamak mı sessizce
daha büyümeden?
geldiğin gibi bir deli rüzgarla git
ama bil ki dalgalar yüreğimde,
Aşk kimliğimde yangın gibi ağlıyor. Suretimden gecenin onulmazlığı akarken çırılçıplak rüyanı açıyorum içime, kırılmasın şarap kızılı uykuların hevesi diye. Düşsen seferi ağrıların kirpiğine, ayet diye tanımlanacak yüzün...
İnsan mutluluğun nefesini teninde hissedebilir mi? Ben hissediyorum.Söylediğin tek bir kelimenle..Hani sabahları isteksiz isteksiz uyanırsın, hava da kapalıdır.Bulutların ardı arkası kesilmeyen kasvetli bir gökyüzü..Sonra öğlene doğru Güneş utangaç utangaç gülümsemeye başlar, ışığını yayar yeryüzüne..Benim için sen de öylesin..O koca güneş gibi ısıtıyorsun içimi..Ellerimi açtığımda parmaklarıma dokunabiliyorsun.O koca güneş gibi..Aşkını öyle dolu yaşıyorum ki..Sonbahar diye bir mevsim yaşamadım sanki..Ağaçlar hiç yaprak dökmemiş gibi; yemyeşilmiş gibi..Baharı yaşatıyorsun bana.Tüm ihtişamıyla..Başıma gelen en güzel şeysin …Şeysin diyorum çünkü; tarifini henüz bulamadım.Bir durum mu, eylem mi? Anlayamıyorum ki! Bildiğim tek şey mutluluğun nefesini hissediyor olmam… Sayende..
Gizli gizli dökülüyorum dudaklarına
Sadece sade iniyorum gözlerinin ardına..
Can yakan yalnızlığın açılmamış yanları gibi
Sadece sana koşuyorum sahipsiz kırıntılar içinde...
Şimdi açıldı gözlerim yine yalnızlığın ortasında.
Sadece sana sarılmıştım böylece deli aşk içinde..
Aşk; tüm tanımları yıkan bir kavramdı. Aşk yakardı, kavururdu.
Sevmekti aşk sorgusuzca
Gitmekti sonuna kadar
Tutmaktı ellerini bırakmazcasına
Sarılmaktı içine sokarcasına
Öpmekti sonsuza dek senin kılarcasına
SİZ HİÇ UZAKTAN SEVDİNİZ Mİ BİRİSİNİ...?
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen.
Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır.
Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun,
Varlığıyla huzur bulduğun bir denizin
Yakınında yürümek gibidir böyle sevmek...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!