Ben, babasını toprağa veren oğul
Hazan idi mevsim, o günlerde
Şimdi gebe iken, şu günler güze
Oğul toprağa veren babayım, oğul
Ölüm ne kötü sondur, kin tutmuş paslı gözlere
Oysa ne ölümler var, gebedir şanlı zaferlere
Bir güzel dava ehli idi, şiarı Cihad olan
Ömrü akarken, yalnız Allah'a ram olan
Nice imtihan idi, kaderin alnına yazdığı bir nişan gibi
Sırra boyun eğdi, şükreyledi cümlesine Sahih-i Nihani
Adabından Susanı, korktu sanır kimi cahil
Say desen bitmez, kum tanesi dolu sahil
Kıymetli sandığın, açınca tozlu paslı kapağını
Hülyalar ile süslenmiş, bir masum rüyanın tadı
Küflenmiş bir nefis çıktı, cesedim gibi kokan
Meğer bu imiş sakladığım, dünyanın mirasından
Nice yara var, kanarken kapanırmış kendinden
Kimi varmış ki, bin beter olurmuş ölümden
Arşa değermiş feryad, dökülünce dilinden
Senin ki yakar, kor ateşler dökermiş oğul
Salalar dizilmiş ezanlar önüne, geceler
İmdat çığlıkları, dünyanın her coğrafyasından
Mazlumun hakkı, Rabbin vahyidir şu kurandan
Gücümüz zayıf elimiz kolumuz bağlı Ya Rab!
Seni unutunca, harab oldu bu yeryüzü harab
Taşlar bağlanmış, itler hırlamada, ağızları köpürerek
Hürriyetine doları değişenin, geç suratına tükürerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!